EĞİTİM BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK GÖRÜLMEDİKÇE ASLA VE ASLA GELECEĞİMİZİ GÜVENCE ALTINA ALAMAYIZ (2)
Yayınlanma Tarihi 19.01.2023 10:06 —
Son Güncelleme 19.01.2023 10:06
Lütfen yıpratmayın ne kendi huzurunuzu, ne de canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımızın huzurunu. Bakın Türkiye’nin Doğusunda Güney doğusun’daki çocuklar hem okuyor, hem çobanlık yapıyor, hem de sınavlarda birincilikler alıyorlar. Çocuklarımızı el bebek gül bebek yetiştirmektense onlara sorumluluklar yükleyelim, yatak odalarını toplamaktan başlayarak, yemek tabaklarını lavaboya koymaya ya da çöpleri attırmak gibi. Hatta çocuklarımızı yazları kısa dönemlerde olsa çalıştıralım okuyunca çalışabilecekleri ortamları da görsünler okumazlarsa çalışmak zorunda kalacakları ortamları da bunu da karne notlarına göre belirleyebiliriz. İşveren arkadaş ya da dostlarımıza biz para verelim ki onlarda çocuklarımıza kendileri veriyormuş gibi zamanı gelince versinler. Çocuklarımıza sorumluluk almayı mutlaka öğretmeliyiz.
Her istediklerini yerine getirmeye çalışıyoruz, paramız yeter mi yetmez mi demeden. Çoğumuz şımarık yetiştiriyoruz sonra da şımarık yetiştirdik diyemediğimiz için hemen çocuğumuzu yaftalıyoruz hiperaktif diye. Öğretmeni bu çocuk haylaz, tembel, kafası almıyor dediğinde öğretmene kızıyoruz, çocuğun gözlerinde mi bozukluk var, psikolojisi mi bozuk, özel öğrenme güçlüğümü çekiyor, kendi içinde sorunlar stresler yaşıyor mu demiyoruz.
Sorumluluklarını, iyiyi, kötüyü, ahlaklı ve saygılı olmayı, yalan söylememeyi, kul hakkı yememeyi, büyüğünede, küçüğüne de saygı ve sevgi duymayı, doğayı hayvanları sevip korumayı, çevreye duyarlı olmayı öğretmeliyiz çocuklarımıza. İşte o zaman tüm toplum olarak daha ahlaklı, daha güçlü, daha musambahakar olacağız. Kavga etmeden birbirimizin fikirlerine saygı duyacağız.
Bence, Türkiye’deki eğitim sisteminde iki ülkeyi baz almalıyız, birincisi Japonya. Japonya da anaokulundan ilkokul 3. sınıfa kadar sadece ve sadece topluma nasıl yararlı insan oluruzu, saygılı olmayı, sevmeyi, düzenli, üretken olmayı öğreniyorlar. Sonraki sistem Fillandi’ya olmalı okula çocuklar hevesle gitmeli, eğlenerek öğrenmeli, deneyimselleyerek başarmayı öğrenmeliler.
Onlar başarmışlar, biz neden başaramayalım? Hem önce şunu unutmayalım sevgili veliler, her iş çocukta başlar ve onda biter. Sonra yukarıda'kinde kimimiz ona Allah, kimimiz Tanrı, kimimizde Rab diyoruz. Adı her ne olursa olsun onun koyduğu kanuni düzenin dışına çıkamıyoruz. Her şeyin en iyisini en güzelini o yoluna koyuyor.
Bırakın çocuklar at gibi koşturmasın, çocukluklarını sorumluluklarının bilincinde birer birey olarak mutlu olacakları işleri yaparak, mutlu olacakları yerlerde çalışarak, mutlu olacakları yerlerde yaşasınlar. Yoksa sonrasında üzülen ebeveynler yine biz olmuyor muyuz? Atanamadığı için kendi canına kıyan öğretmenlerimiz, doktorlarımız, mühendislerimiz yok mu? Yine onlar için ağlamıyor muyuz?
Bütün bunlar yılları kapsayacak, iktidarların hava ve hevesine göre değişmeyecek bir eğitimin Devlet politikası olarak düzenlenmemesinden kaynaklanıyor.