Eğitim devasa bir mesele 2
Herkesin meselesi olan eğitim aslında çok da konuşulmaz. Okula gitmeyen üç yüz-beş yüz çocuk konuşulur, okulda olması gereken çocuklar işçi olarak çalışırken görülürse konuşulur. Okulda olması gereken yaşta evlendirilen kızlar konuşulur. Yani eğitim olan tarafından çok olmayan tarafından, olumlu yanından çok olumsuz yanından konuşulur. Ders yılı başında öğrenci ve öğretmen sayısı, okul ve derslik sayısı, sınıfların kaç öğrenci ile eğitime başladığı konuşulur. Ders yılı sonunda da başarı oranları, karne ve diploma merasimleri, öğretmen açığı ve atama yapılıp-yapılmayacağı konuşulur. Üniversiteye giriş sınavı, öğrencilerin başarı oranı, tercihler, istenen ve gitmek zorunda kalınan bölümler haber ve konuşma konusu olur.
Xxxx
Ama bu konuşulan yanlarıyla eğitim bir sıradan mesele haline gelir. Eğitim sıradan bir işleyiş değildir. Eğitim gelecektir. İstikbaldir. Sabırdır. Emektir. Hepsinden önemlisi hefettir. İnsanın, ailenin, çocuğun, gencin, yetişkinin, işçinin, köylünün, çalışanın, yönetilenin, yönetenin hedefidir. Bir usulü, tarzı, yöntemi olmalıdır. Hedefe vardırmayan yoldan dönülmelidir.
Düşünen, tahlil eden, sorgulayan ve cevap arayan kafalar mı, yoksa uyumlu, olumlu, kabulcü insan mı aranıyor.?
Bunu devlet bilir,bilmesi gerek. Ama herkesin bilmesi gerekmez. Devletin, derin hedefleri arasında eğitimin yeri çok önemlidir. Ama genel siyasetçi hedefi ile devletin derin hedefi birbiriyle aynı olmaz. Olmamalıdır. Çünki siyasetçi, siyasi erk kolay yönetmek ister. İyi yurttaş, iyi vatandaş arar. Vergisini veren, askerliğini yapan, polisiye olaylara karışmayan vatandaş iyi vatandaş ve iyi yurttaştır.
Xxxx
Osmanlı’da da, Selçuklu’da da eğitim hep en önde gelen mesele idi. Çeşitli usuller, yöntemler denenmiştir. Ama önüne geçilemeyen gelişmeler yaşanmıştır. 13 ve 14. yüzyıllarda Farsça züppeliği, 14.ve 18. yüzyılarda Arapça züppeliği, 19. yüzyılda Almanca-Fıransızca ve günümüzde de İngilizce ve Latince züppeliği önlenememiştir. Bu ‘Ben çok bilgili bir insanım Arapçayı iyi bilirim’ demek için yerli yersiz Arapça kelimeler kullananlar Türkçeyi ve eğitimi içinden çıkılmaz hastalıklara giriftar eylediler.
Hiç gereği yokken, Türkçesi varken Farsça, Arapça, Almanca, Fıransızca, Latince, İngilizce kelimeleri telaffuz etmek millete ihanet ve hayranı olunan devlete casusluktur. Arapça ve Farsça’nın bir yakınlığı var bize. Din sebebiyle gerekli olduğu kadar Arapça, bin yıl kullanılan edebiyat ve sanat dili olarak eserler verilen Farsça mensup olduğumuz medeniyetin dilleridir. Onlardan kelime alabiliriz. Yabancı değil, miras olarak hakkımızdır. Kendi telaffuz kalıplarımıza uydurmak kaydıyla bize zarar vermez.
Xxxx
Eğitim tarzları, yolları, usulleri var. Öğretimde takip edilen yollar da var. Esas olan eğitim nazariyeleridir. Tuba Ağacı nazariyesi önemlidir. Köy Enstitüleri önemlidir. Halkevleri önemlidir.
Numunelik olarak bu tarzların devam ettirilmesinde yarar vardı. Evet köyler boşaldı, ölümü bekleyen yaşlılar dışında herkes şehirlere göçtü. Yine de meskun birkaç köyde Köy Enstitüsü numune olarak devam ettirilmelidir. Halkevleri numune olarak devam ettirilmelidir. İSMEKler önemli bir eğitim kurumu ve yöntemidir.
Siyasi öbekler birbirlerine ait addettikleri değerleri değersiz görmekten vaz geçmelidir. Eğitim devasa bir meseledir. Her usule, her tarza, yöntene hizmet eden eğitim kurumu devam ettirilmeli, yok edilmemeli, ama hep daha iyisi aranmalıdır.
Xxxx
Bir zamanlar çok önemli olan Köy Enstitüleri imha edilmeden küçük çapta yaşatılmalıdır. Halkevleri de öyle. Şu anda yetişkin eğitiminde çok önemli bir yeri olan İSMEK’ler bir eğitim yöntemi olarak incelenmelidir.