CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

EĞİTİM, İLİM, HAYAT...

Sevgili dostlar, İngiliz arkeolog Charles Leonard Woolley (1880 – 1960) tarafından Mezopotamya’ da bir Sümer antik kenti olan Ur’da yapılan kazılarda ve yine İspanyol asıllı Amerikalı arkeolog Eprahim Avigdor Speiser (1902 – 1965) tarafından Mezopotamya’da yapılan  arkeolojik araştırmalarda M.Ö 3000 – 2500 yıllarına ait ve insan yaşamının en önemli gereçlerinden olan tekerlekle ilgili ilk buluntuların ortaya çıkarıldığını görmekteyiz.

Kendi etrafında dönüşüyle sonsuzluk potansiyeline sahip olan tekerlek icat edilmese  ne olurdu hiç düşündünüz mü ? En kestirmeden verilecek yanıt;  binek hayvanlarıyla yapacağımız seyahatlerde bütün hayatımız  yakınlarımızdaki bir kaç şehir veya kasabaya gidip dönmekle geçerdi. Böylece  “ Çok gezen mi, çok okuyan mı, çok yaşayan mı bilir ? ”  üçlemesinde “ Çok gezen bilir “ yanıtı da olmayacaktı. Günlük yaşantımızda artık kanıksadığımız ve hayatımızda ne denli önemli katkısı olduğunu düşünmeye bile gerek duymadığımız tekerleğin icadı, ateşin bulunmasıyla birlikte insanoğlunun yaşamındaki ilerlemenin önemle başlangıcı sayılabilir.

İnsanoğlunun yaşam serüvenindeki gelişmelerin ilk basamağını oluşturan bu çalışma ve icatlar günümüzdeki teknolojinin gelişmesinde mihenk taşı oluşturacak  matematik ve fizik alanında da yüzyıllar boyunca devam etti. Miletli Tales’in  ( Thales M.Ö 624 – 546 Tales Teoremi), İyonya’lı Pisagor‘un (Pythagoras M.Ö 570-495) “Pisagor Teoremi” gibi matematiksel çok önemli bağıntıyı bulması ve ortaya koymasının ardından, Makedonya’lı Aristo’nun (Aristotales M.Ö 384-322),   İskenderiye’li Öklid’in  (Euclid M.Ö 330-275 Öklid Algoritması), Hidrostatik ve mekaniğin ne olduğunu açıklayan Arşimet’ten  (Archimedes M.Ö. 287-212) tutun günümüze kadar yüzlerce bilim insanı bilinmeyenleri bulmak ve ortaya koymak için olağanüstü çalışmalar yaptılar.

Sonraki yıllarda ise Farabi ( M.S 870-950),  İbn-i Sina (M.S 980-1037), gibi insanlığa hizmet alanında eşsiz çalışmalar yapan ve sunan onca çalışkan dâhiyi buraya sığdırmak elbette mümkün değil.

Gerek daha iyi olanaklar sunarak yaşam standartlarının yükseltilmesi ve gerekse yeni başka buluşların önünün açılması, bilimsel çalışmalarda bulunan bu insanlar için vazgeçilmezdi.

Özveriyle çalışanlar yalnızca bilime yönelmeyi, insanlığa faydalı olmayı kendilerine görev edinirken iyiye yöneldiklerinin elbette farkındaydılar. Bu farkındalık eşsiz ve başarı katsayısı yüksek olanları onurlandıran, Dünya çapında İsveçli bilim insanı Alfred Nobel’in (1833 – 1896) vasiyetiyle İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nin verdiği “Nobel Ödülü” ile hayat bulmaktadır.

Değerli okurlar, fazla uzun olmayan yaşantımız süresince yeteneklerimize de bağlı olarak hayatımızı şekillendirmek üzere pek çok çaba ve çalışmayı pozitif yönde uyarlamak kendi tercihimiz..

Tercihimizin olumluluğunda en büyük etken ise alacağımız, almak istediğimiz eğitimin ta kendisi.. Böylelikle çok sıkı şekilde yakından ilgili bir eğitime yönelmek kendi vazgeçilmez isteğimiz olmalı.

Yaşayışımızın her anı insanın kendi yaradılışındaki asaletine uygunluk arz ediyorsa hayatın anlamından bahsetmek mümkün..

Değilse kültür düzeyi düşük, medeni ve münevver olmaktan uzak, eğitimsiz ve bilgisiz  rüzgarın önüne kapılıp gitmek insanın hem kendisine, hem de rastgele çarptığı insanlara zarar vermesi doğal, kaygısız ve kaçınılmaz..

Neye yarar ?..

Esen  kalın.

 

<