Ekonomi siyaseti değil Siyasi ekonomi
Türkiye’de olup bitene akıl sır ermiyor…
Aslında alkışlanacak bir eylem akıla bir sürü soruyu da beraberinde getiriyor…
Bunlardan biri de Konut’ta faiz indirimi…
Bankalara “konut faizlerini indir” talimatı veren hükümet bunda başarılı olamadı…
Nasıl yani der gibisiniz?
Haklı değilsiniz, hiçbir banka konut faizini indirmedi…
İndirenler devlet bankaları…
Sonrada denecek ki “Bunlar kara delikler satalım kurtulalım”
Zaten bu konutlarda faiz indirimi 25 Haziran, hadi bilemedin 8 Temmuz’da biter…
Ama bu ekonomi dehaları şunu söyleyemediler; Ya kardeşim yüzde 5 bin karla konut mu satılır…
Amma abarttın diyebilirsiniz, ama konutta kar marjı en kıyı kuytu köşelerde bile yüzde 500’ün üzerinde…
Peki böylesine büyük kar marjlarınının oluşmasını nereden kaynaklanıyor…
Düşünün bir ülkede nüfusunuzun yüzde 20’sini bir kente, geri kalan yüzde 70’inide diğer kentlere taşırsanız, kırsal kesimde sadece yüzde 10 nüfus bırakırsanız, bunu da son 10 yıla sığdırırsanız elbette aşırı bir talep sağlarsınız..
Birde bu talep genişleyen kentlerin yok ettiği, tarım alanlarını ekleyin meyve sebze fiyatlarındaki artışı da anlarsınız…
Mesele konut faizi değil…
İşi bu noktaya getirirseniz Türkiye’yi bir kaşık suda boğmuş olursunuz…
Türkiye’nin büyümesini, taşa tuğlaya bağlamak ne kadar doğruysa, aşırı kar marjından gelir vergisi alamamak ta bir o kadar yoruma muhtaçtır.
Öncelik konut maliyetlerini doğru hesaplamak, orantılı kar marjlarını denetlemek ve uygulatmak ve elbette konut faizlerini de asgaride tutmak gerekir…
Bir de yoğun konut reklam bombardımanının maliyetini ekleyin ve de bir sınır getirin…
Aksi halde kaçak binalarla uğraşmak zorunda kalırsınız, sonrada ikide bir imar barışı çıkarmak zorunda kalırsınız…
Oradan gelecek 3 kuruşla da sanayi yatırımı yapamazsınız…
Bizim siyasetçilere ‘siyasi ekonomi’ (siyaset ekonomisi veya ekonomi siyaseti değil) öğretmek lazım…
İşin kötü yanı, bu işi bilen akademisyenimiz de yok galiba…
