EKONOMİDE BİR “MİLAT” OLSUN…
EKONOMİDE BİR “MİLAT” OLSUN…
Acil ve yaşamsal sorunların başında, topallayan ekonomiyi koltuk değneklerinden kurtaracak “mali disiplin” uygulamalarına vatandaş ne derece güven duyuyor.
Türk halkında olan gelişme cevherlerine, aşırı tüketim tutkusu, zehirli ve yakısı bir sıvı katmıştır. Bunun etkisi altında kalan millet, harcamalarında, tüketim ekonomisini körüklemiştir. Milli kaynakların nasıl kullanılacağı öğretilmemiş ve sosyal denge dar gelirlilerin aleyhine bozulmuştur.
Zamanın hükümetlerinde sıcak para destekli kur politikalarına, ithalat bağımlılığına yol açanlara, 2007 yılında gelinen son noktayı hatırlatalım: “Türkiye’de Para Oyunları” kitabından alıntıdır.
“Bugün Türk lirası dolar karşısında, değerinden yüksek tutuldu. Piyasaya ihtiyacı olan emisyon ile Merkez Bankası’na bütün ucuz dövizleri toplayarak borçlarımızın büyük bir kısmını ödeyebiliriz. Bugün IMF ile stand-by anlaşması zincirlerini kırmalıyız. Yabancıların oyununun, ucuz dövizleri hissettirmeden toplayıp biz oynayabiliriz. Kurun gerçek değerine gelince, Türk malları ucuzlayacak, piyasadan ithal ürünler çekilecek, her türlü yerli malı üretimi artacak, işler açılacak ve işsizlik çözülecektir.
Siz Türk lirasının değerini düşürmezseniz, bir gün, oyunu oynayanlar doları alıp kaçarsa, Türkiye eskiden olduğu gibi dolarsız kalıp krize girecektir. Çünkü öldürdükleri ihracatı baştan yaratmadan baskına uğrayacağız.
Finanse edilmediği için cari işlemler açığının düşmesi durumu, “yere çakılmak” olarak nitelendirilebilir. Böyle durumlarda hem belirli bir büyüklükte cari işlemler açığı finanse edilememekte, hem de gelen yabancı sermaye dışındaki çıkmak istemektedir.
Geçmişte, 1997 yılının ikinci yarısında yaşanan güneydoğu Asya krizi böyle bir olguydu. Buna benzer olguları da biz, 1994 ve 2001 yıllarında yaşadık.”
Türkiye’nin bugünkü pozisyonda ortaya koyacağı orta vadeli yeni ekonomik düzenlemeler, iyi uygulanabilirse, geçmişteki ustalık dönemine tekrar erişilebilir. Bu bakımdan akılcı bir tasarruf yoluna girilerek ekonomi toparlanmalıdır. Kamu kurumları, özel sektör ve millet olarak “kendi göbeğimizi kendimiz kesecek” bir dönemdeyiz.
Halkımıza: “Sen bol bol harca, devlet borçlansın..” iştahının nelere mal olacağını, bilimsel verilerle açıklayamazsak sonuç felaket olur..