CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

ENGİN KÖKLÜÇINAR'IN YAZISINA DERKENAR..

Değerli arkadaşımız dostumuz, has İstanbullulardan  gazeteci Sayın   Engin Köklüçınar ,    İstanbul üzerine iki dilimlik  bir yazı yazmış, bu şehirde yaşayan bazı taşralıların  şehrin  edep ve adabına uygun davranmadıklarını  yazdıktan sonra  bir daha  yazmamıştı...

Sitem ettik, ima ettik. Yazmadı. Belli ki yarası derindi.  

Engin bilgi, tecrübesiyle gençlere yol haritalarını hazırlamalarına  katkı verebilecek  değerli dostumuzun   suskunluğunu  sonunda bizler de  anlayışla karşıladık. 

İstanbul’un bir taşralısı  olarak mezkur yazının üzerimize havale olunduğu zannıyla  zaten  bir  süre önce bir  derkenar yazmıştım. 

Malumları olduğu üzere derkenar farsça bir kelime olup   “  kenara veya alta yazılmış yazı, not, esas metne göre çıkma” anlamına geliyor. Bu şerhler yoluyla evrakın  gelmişi  geçmişi kolayca bilinir, kayda girerek, talep kolayca karşılanırdı. Bu yüzden  Osmanlı bürokrasisinin  belgeleri  titizlikle korunarak günümüze kadar gelebilmiştir.

Hatırladığım kadarıyla  o yazımda  cahil , görgüsüz müteahhitlerin,  zenginlerin İstanbul gibi dünyada eşi benzeri olmayan bir şehirde  yaptıkları  çevresel,  kültürel  katliamları ben de kınamıştım. 

Yazının üzerinden neredeyse iki seneyi aşkın bir zaman  geçti. Pandemiyle  çok şey sanki milattan öncesine gitti.  Çok şey değişti. Yeni bir dönem başlamışdı.

İnsanlar nereden geldiği bilinmeyen pis bir dumana maruz kalmıştı.  Covid melunu  hayatımıza kasteyledi. Nice insan öldü.  İnsanoğlunun gidecek bir uzak denizi olmadığından  yelkenleri değil, maskeleri fora etti. Yaşlılarımız   ;

 -Aman Ya Rabbi , ne günlere kaldık diye feveran ettiler. 

ABD, savaşlara devam etti. Beyinleri alınmış teröristler  robotlara dönüştürülüp  ülkelerine milletlerine , insanlığa ihanet ettirildiler. 

Şimdi vatanlarından koparılan nice  mazlumun kanlı  gözyaşı göç yollarında sel olup akıyor.  İnsanlar öldürülen ana babalarının, eşlerinin çocuklarının öçlerini almak üzere  İstanbul üzerinden   emperyalizmin kalbi   Batıya  doğru yürüyor.

Türkiye bir kere daha kavimler göçüne sahne oluyor. Göç yollarında onlar da değişiyor biz de...

Geleceğin yolcularına bir tas  su da biz verelim. Onları hor görmeyelim,  anlayalım onları. 

İstanbul bu kavimler geçişi izliyor ; bu göçü; kendinden emin, korkusuz. 

Sayın  Engin Köklüçınar’ın  eski yazısına   bu vesile ile yeni bir derkenar daha yapalım. 

Her canlı gibi  İstanbul da  yeni yolcularıyla değişiyor.  

Dünya  ile birlikte bu şehir de yeni bir paradigmaya hazırlanıyor. Bu paradigma   mazlumların  göz yaşlarını silen, ekmeğini bölünen, alicenap  inançlı , güzel insanların paradigmasıdır.  

Şair dedi ki;

Alev topuna dönen güneşin  erittiği ufka bakın ;  yalın kılıç gelen şu atlı hangi fetihten dönüyor?..

<