Ertuğrul Faciasında bir aşk hikeayesi
Tarihte iz bırakmış vakalar, kişiler, tecelliler zaman içinde roman olarak, seyirlik eser olarak, sanatın her dalında ifade edilmelidir. Bizim eksiğimiz bu.
Ertuğrul fırkateyni ve onun Japonya’ya iade i ziyaret maksadıyla gönderilmesi sadece 2. Abdülhamid’in bir nezaket hareketi değildir. İngiliz gemileri Ege sularında, Marmara sularında cirit atıyorken dünya siyasetinde bir denge arayışıdır. Ancak kendisinden önce iki padişahın nasıl siyasi dalaverelerle idareden uzaklaştırılıp, öldürüldüğünü yaşayan Abdülhamid aslında güvenecek adam bulmakta da son derece zorlanıyordu. Bu yüzden evhamlıydı, şüpheciydi. Korku içindeydi. Elbette ben Abdülhamid atamı görmedim. Anlatılanlardan çıkardığım kişilikten söz ediyorum.
Xxxx
Gazeteci tarihçi Ziya Şakir arı gibi çalışkan bir insan. 300’e yakın, irili ufaklı eser vermiş. Çoğu ses getirmemiş, gazete sayfalarında kalmış. Büyük Doğu gazetesinde de yazmış Son Posta’da da. Gününde çok da adı geçen bir tarihçi değildi. Feridun Fazıl Tülbentçi, Abdullah Ziya Kozanoğlu, İsmayil Hakkı Baltacıoğlu, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, İbrahim Hakkı Konyalı, İbnül Emin Mahmut Kemal İnal, Refi Cevad Ulunay ve daha onlarca isim vardı. O isimler arasında öne çıkmak hiç de kolay değildi. Bir de M. Raif Ogan ile talihsiz bir tartışma yaşaması Ziya Şakir’in şansını azaltmıştı.
Xxxx
Ama şunu ifade etmek gerek, Ziya Şakir’in üslubu son derece akıcı. Bu da gazeteciliğinden kaynaklanıyor olmalı.
Ertuğrul Faciasında adlı tarihi romanda Ziya Şakir önce halk arasında yayılan olumlu ve olumsuz dedikoduları müstehzi bir ifadeyle anlatıyor.
Ertuğrul gemisinin hakkında olumsuz görüşler bildiren halkın bilgi kaynağını da açıklıyor yazar.
-Birader bu sözler akıl alır şey değil.
-Akıl alır şey değil mi? Ben bunu sarayda kulağı ile işiten harem ağalrından birinin at uşağının süt biraderinden işittim.
-Allah Allah!
Xxxx
Bir başka kaynak ifadesi:
-Acaip birader bu söylediğin sözler pek akıllı lafına benzemiyor ama!
-Akıllı lafına benzemiyor olur mu? Ben bunları Bozcaadalı’nın yalısındaki halayıklara kUr’an okutan hoca hanımın can ciğer ahbaplarından bir kadının ağzından işittim.
Ziya Şakir dedikoduların kaynağını böyle tatlı tatlı istihza ile anlatırken çok eski yıllara gittim.
Xxxx
Gazetede gece haberlerini hazırlayarak sabah İstanbul baskısına emek veriyorduk. Bir haberi hazırlamıştı bir arkadaşımız.
Haber basit bir tırafik kazasıydı. Ama haberi okunur hale getirmek için arkadaşımız güya bir gazetecilik cingözlüğü yapmıştı. O basit tırafik haberi şu hale gelmişti.
-Ünlü kabadayı Alaattin Çakıcı’nın ablasının da oturduğu apartmanın kapıcısının oğluna çarpan minibüs kazadan sonra kaçıp gitti.
Xxxx
Sabahleyin toplantıda haberi okuyup bayağı gülmüştük ama haberi bu hale getiren arkadaş da yapıp yaptığına pişman olmuştu.
Ziya Şakir’in 304 sayfalık tarihi romanında halk dedikodularının yanı sıra milletlerarası casusluk ağının da Ertuğrul gemisini nasıl yolundan alıkoymaya çaba harcadığının ip uçlarını veriyor.
Bu kitap Ertuğrul filminin gösterimde olduğu bugünlerde mutlaka okunmalı.