EŞEĞİN SÖZÜNE İNANMIŞ
Hoca'nın adam bezdiren arsız bir komşusu varmış
Evine ne lazım olursa hep dışardan ararmış
Bu arsız, yüzsüz komşudan, bezmeyen kimse kalmamış
Sanki adamın evi yok bir şeye sahip olmamış
Soğan, sarımsak, tuz, biber, yağı bile istermiş
Yok desen itiraz edip, bir kaşıkçık verin dermiş
Bizar olmuş komşuları laftan anlamaz birisi
Edep, haya nedir bilmez, keçeleşmiş yüz derisi
Komşu komşunun muhtacı, bak ben yine geldim dermiş
Gayet, yumuşak ve mahcup şöyle boynunu bükermiş
Herkes ondan bıkmış, ama kimse demezmiş yüzüne
Durun bakalım derlermiş, kimi kestirdi gözüne
Ne lazımsa yoğurt, ayran, buğday, bulgur, süt, yumurta
Çekinmezmiş hiç kimseden, istermiş ulu orta
Hoca da komşular gibi, buna kızanlardan biri
Bir güzel benzetecekmiş, denk gelmezmiş lafın yeri
Olacak bu ya komşusu bir gün kapısını çalar
Lafı ağzında geveler, şöyle dudağını yalar
Hoca bir bakar eline, ne kaşık var, ne tavası
Bu sefer niyeti başka, belli değişik havası
Anlat der Hoca derdini, boşa gelmezsin buraya
Senden bir ricam var, amma sakın ha, bakma kusura
Niyetim pazara gitmek, binek lazım diyecektim
Yol uzun yaya gidemem, eşeği isteyecektim
Eşeği çobana kattık, bugün hayvan dinlenecek
Başka bir komşudan iste, gün batımında dönecek
Onlar konuşup dururken, eşek içerden anırır
Komşusu bakar Hoca'ya, suratını buruşturur
Ayıp Hoca, ayıp sana, bak eşeğin evde imiş
Doğru söylemek var iken, yalan söylemekte neymiş
Fikri çürüğün birisin, sen doğruyu yalan sandın.