SEZGİN BİLGİÇ

SEZGİN BİLGİÇ

ESKİDEN ÇOCUKTUK…

Düşünüyorum da eskiden biz çocuktuk. Yollarda top oynardık. Kaldırımlarda misket oynardık. Mahallecilik vardı, aşağı mahalle yukarı mahalle… Kiremitleri önce kırar toz hale getirir sonra da ıslatıp boya yapar, kaldırıma resim çizerdik.

Ya bisikletimiz olmadığından ya da bisikletin tekerleği patladığından dertlenirdik. Belki de bebeğimizin kolu kopmuş olurdu.

Haber bültenlerinden bihaberdik. Enflasyon canavarı mesela bizim için gazetelerde gördüğümüz çizgi roman karakteriydi.

Toprakları bol olsun, Turgut Özal ve Süleyman Demirel tonton amcaydı bizim için… “Turgut Özal Ceketi*” isterdik anne-babamızdan… 

Bugünün çocukları başka sanki. Kendi ailemden örnek vereyim…

Ben ve ailem, imkanlar el verdiğince akşam yemeklerini birlikte yemeye özen gösteriyoruz. Sohbet ediyoruz, bir yandan da televizyonda haber bültenini dinliyoruz.

Önce sevgili eşimle, çocuklarımızda gündeme ilgi ile birlikte ufak kaygılar oluşmaya başladığını farkettik. 

Bu kuşak bir değişik. Çok zor sorular soruyorlar. Sevgili kızım Ezgi (12); “Baba ben büyüyünce işsiz kalır mıyım?” diye sordu. Haydi o na yanıt vermeye çalıştık..

Sonra sevgili kızım Öykü (8) bana baskı yapmaya başladı: “Baba ben bu adamı beğenmiyorum bence sen oyunu ötekine ver… Ben büyüyünce oy kullanmaya gittiğimde ikisine de bakacağım hangisi daha iyiyse o na oyumu vereceğim.” dedi. 

Peki kızım…

Oysa biz o yaşlarda “Lahanadan mı çıktık, yoksa bizi leylekler mi bizi getirdi?” soruları ile uğraşıyorduk.

Birgün Öykü beni çalşırken gördü ve bana : “Baba ben de yazacağım gazeteye, benim de söyleyeceklerim var!” dedi. E çocuk aklı, çocuk haklı. “Yaz kızım.” dedim, yazdı verdi. Buyrun misafir yazarımız Sayın Öykü Bilgiç (8) neler yazmış okuyalım:

>  

ZAM

Zamları arttırdılar… Restoranların, kafelerin, bakkaların ve marketlerin… Satıcılara iyi mi oldu? Hayır. Doğalgaz da var… Zam gelirse herkese patlar bu. Bundan dolayı “ZAM YAPMAYIN” insanlara yazık paraları kalmıyor…” 

<

Bizim çocuklarımızda, başlarda kaygı olarak değerlendirdiğimiz bu durumun şimdilerde “farkında olmak”a  dönüşmesi  bizi mutlu etti. 

Sanıyorum birçok ailede benzer durumlar yaşanıyordur. Hepimiz bunu kontrol altında tutabilirsek, bizlerden daha ileri düşünen, daha yaratıcı ve sorgulayıcı nesiller yetişebilir.

Çocuklarla konuşmak gerek. Bizler gibi sıradanlaşmaya, olan biteni kanıksamaya başlamadan önce, onlardan öğrenecek çok şeyler var…

*(Turgut Özal Ceketi : Parlak kumaştan dikilmiş, kruvaze ceket…)

<