İsmail hocanın ilk maçıydı. Takımın beli sakatlıklardan ve Covidden kırılmıştı. Eksikler haddinden fazlaydı. Bu durum Kartal için büyük şansızlıktı. Muhtemelen Crespo - Mert Hakan orta alanıyla çıkacakken, görev Sosa ve Zajc'a verilmişti. İsmail Kartal iki farklı dokunuşla başladı oyuna.

Tecrübeli teknik adam Mesut'a; " Bu takımın saha içi komutanı sensin, bu yüzden serbest oynayacaksın" dedi. İsmail hocayla birlikte Özil kanatlara mahkum olmayacak, ihtiyaç halinde gidecekti kenarlara. Ancak gel gör ki Mesut da işin ciddiyetini anlamamış, çubukluya saygının ne olduğunu diğer oyuncular gibi o da idrak edememişti. İkinci dokunuşsa defans beklerinde oyuna hem Osayi hem de Ferdi ile başlanmasıydı. Bu iki gençden bir Gökhan bir Caner etkisi çıkar mıydı, bu belki bilinemezdi ama denemeye değer diye düşünmüş olmalıydı İsmail hoca. Üstelik Nazım form düşüklüğü sebebiyle kulübede, Attila da evindeydi.

Oyun dengede gitti bir süre. Neredeyse her iki taraftadan herhangi bir aksiyon ya da gollük şut izlemedik Antalya'da. Kısır oyunun bu dengesini 22'de Güray bozdu. Güzel şutuna aynı güzellikte cevap aldı Berke'den. Bu devrede Crespo'nun da olmamasıyla, orta alanın merkezinde Sosa silik kaldı. İkinci yarıya başlarken belki de Sosa Pelkas değişikliğine ihtiyaç vardı. Pelkas kanada, İrfan Can Zajc'in yanına geçmeliydi daha hareketli bir orta saha adına. Fenerbahçe devreyi tek korner atışı ve şut çekmeden bitirdi. Evet sakatlar, hastalar, eksikler çoktu ama bu istatistik Pereira döneminden de daha kötüydü!

KARTAL’ın İŞİ ÇOK ZOR

Fenerbahçe top ayağında fazla kalmasına rağmen Antalyaspor defans bloğu arasında bir türlü boşluk bulamıyordu. Kırmızı beyazlılar Alman disipliniyle Fenerbahçe atak hazırlığındayken 5-3-2 dizilişini eksiksiz ve harfiyen uygulayınca sarı lacivertlilerin de tehlikeli pozisyon üretme şansı azalmış oldu. Ancak 63'de Osayi'nin soldan yaptığı atakta Zajc'ın topa dokunamaması Fenerbahçe'nin en etkili pozisyonuydu tüm maç boyunca.