ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

Fener'in Hocası Ersun Yanal mıydı?!!!

Tabii ki bu tezimi oyunun ilk yarısı için söylüyorum kesinlikle. “Geç olsun da güç olmasın”

diye bir söz var bizim kültürümüzde. Bu sene Fenerbahçe için deyim yerindeyse, “Hem geç oldu

hem de güç”. Geçen hafta yazmıştım Gençlerbirliği maçı sonrasında. Ankara’da Fenerbahçe en

sonunda çift forvet oynadı diye.

Başkent’de Alper’in sola kaymasıyla Sow en uca geçmiş Persi arkasında gezinmişti hep.

Trabzon maçında da benzer şeyler oldu taktiksel açıdan. Bu sefer Emenike en öndeydi. Zaman

zaman Sow ile pozisyonları arasında gidip geldiler. Robin yine gezgindi. Seksen günde devri

aleme çıktı. Sıkça orta sahaya gelip oyun kurmak istedi. Alex geldi o anlarda gözümün önüne.

Kaptan çubukluyu giydiği dönemde orta sahaya gelip oyun kurmakla kalmaz, gol yollarında

asistler yapar ve goller atardı. Lens’le Sow’da değişkendiler kanatlarda.

Koca sezon bounca çift forvet oynamayı asla düşünmeyen, sahadan bir forvetini alıp bir

diğerini sahaya süren, Van Persie-Fernandao değişikliği gibi, Advocaat’ın bırakın çift santraforu,

3 fovet+Len’le sahaya çıktığını gördük Tranzonspor’a karşı. Bu çok şaşırtıcıydı elbette. Bunun

sebebi 3. lüğü garantileyip hocanın Hollanda Milli Takımının başına son haftaya kalmadan bir an

önce gitme isteği miydi bilemiyorum ama Alper’in yokluğunda böylesine bir dörtlünün defansif

zaaflarının Fener’e pahalıya mal olabileceğinin ihtimalleri her an masa üsütndeydi. İlk yarının

bitimine saniyeler kala N’Doye bunun sinyallerini verdi adeta. Volkan devrenin sonucunu tayin

etti yaptığı kurtarışla.

Peki İkinci Yarıda Ne Değişti?

N’Doye’un şutu, “Kaza geliyorum demez”in ilk işaretiydi. İlk yarıdaki görüntü tamamen

tersine döndü. Bence bunun iki sebebi vardı. İlk yarıda Fenerbahçe fazla hücümcuyla, önceki

maçlara göre maça gelen neredeyse parmakla sayılacak taraftarına farklı tatlar sunmaya

çalışsada bal yapmayan arı misalindeydi. Alper’siz orta sahanın ilerleyen dakikalarda

dinamizmini kaybedeceği aşikardı. Üstüne öndeki dörtlünün de pili çabuk bitti. Ancak bunda

Trabzonspor’un gösterdiği direncin etkisi büyüktü. Mehmet Topal yine gayretler içinde didindi

durdu orta sahada. İspanya’da Valencia’da oynarken lakabı spiderman-örümcek adamdı ama

onun gücüde bir yere kadardı. Her hafta maç kurtaramaz, süpermen olamazdı.

Trabzonspor ilk yarı 16. haftada tamamlandığında, o hafta evinde Fenerbahçe’ye 0-3

yenilmiş ve ilk devreyi 18 puanla 13. tamamlamıştı. İkinci devrede harika bir grafik sundu bordo

mavililer. İlk 10 maçda sıfır kayıp, Beşiktaş’a kıl payı kaybedilen bir karşılaşma ve sürpriz bir

şekilde Kayserispor’a karşı yitirilen 3 puan. İşte ikinci devrede bu muhteşem grafiğini hatırladı

Trabzonspor. Deyim yerindeyse Fenerbahçe’yi sürklase ettiler.

Sırasıyla Jan Durica, Bero, Yusuf, N’Doye, Pereira, Mas denediler hep, beraberlik ve

galibiyet sayısını bulabilmek için. Bero’yla oyun dengeye geldi ama galibiyet golüne çok

istemelerine rağmen ulaşamadılar. N’Doye’un bir gollük vuruşunu ayaklarıyla önleyen Volkan’ın

takım arkadaşlarına olan kızgınlığı ve bağırışları Kadıköy’ü inletti deyim yerindeyse.

N’Doye ile RVP’nin Farkı

İngiltere’de Hull City ve Sunderland’de oynayan Senegal’li oyuncunun etkin oyunu da

ikinci yarıda terazinin Trabzonspor’a kaymasındaki önemli etkenlerden biriydi açıkcası. Daha

önce de belirttiğim gibi Persi ilk yarıda istekli olmasına rağmen, kendi yarı alanına gelip oyun

2

kurma çabalarına girmesine rağmen bitirici noktalara taşıyamamıştı meşin yuvarlağı. Bir de

ikinci yarı Esteban’ın önünde golle burun buruna kaldı ama bulamadı golü. Oysa N’Doye ikinci

yarıda nerdeyse hazırlanan her tehlikeli atağa imzasını attı. Şut bombardımanından beklenen

goller gelseydi eğer, maçın sonucu çok farklı olabilirdi Şükrü Saracoğlu’nda.

Fenerbahçe Ersun Hoca’yla şampiyon olduğunda Kuyt-Sow- Emenike-Webo dörtlüsünden

Kuyt’ı içine alan üçlü tercih ediliyordu genellikle. Arkalarında da çoğu maçta Emre ya da Baroni,

kimi zaman da Alper oynamıştı. Bu öndeki üçlü öne gittiği kadar arkaya da gelip defansa

normalin üstünde yardımcı oluyorlardı. Yanal o sezon Karabük deplasmanında, 1-1 devam eden

oyunda son yarım saaati Webo-Sow- Emenike-Kuyt dörtlüsü ile oynamış ve kaybetmişti. Çok

riskliydi çünkü. Cumartesi Akşamı Advocaat da daha birinci dakikadan aşırı riskli başlamıştı

oyuna. Hollanda’lı teknik adam bol pozisyon ve şut silsilesinden sadece tek gol çıkmasına dua

etmeli bence. Üçüncülüğün gitmesine ramak kalmıştı ama çok şanslıydı.

<