Fetih gazetesi ve Eygi
Şevket Eygi hep İslam’a hizmet etmeye çaba harcamıştır.1957'de 10 arkadaşıyla birlikte
‘İslam’ adında dergi çıkarmaya başladı. 1969’daki kanlı Pazar öncesi yazdığı yazıyla kitleleri
tahrik ettiği eleştirisini aldı ancak daha sonra yaptığı açıklamada vicdanının rahat olduğunu ve
bugün olsa tereddütsüz aynı şeyi yapacağını söyledi. 1961’de Menderes’in idam
yıldönümünde “Zulümlerin en alçakçası kanunların gölgesinde yapılandır” başlıklı yazısı
nedeniyle tutuklandı. Yarım asrı aşan gazetecilik hayatının tamamına yakını mahkeme salonu
ve cezaevlerinde geçti.
Eczacılık’ta okuyan Said Mutlu Mehmet Şevket Eygi ile Galatasaray Lisesinde okudular.
Risale i Nur kısımlarını okulda başka arkadaşlarına tavsiye edip, gizli gizli okunmasını sağlı-
yorlardı. Fetih Gazetesini çıkarırken, Said İstanbul’da, Şevket Ankara Siyasal’da okuyor ama
görüşüyorlar. Fetih Gazetesini Ankara’da gören Eygi gazeteyi çok beğenmiş ve Said
Mutlu’ya mektup yazmıştır. Gazeteyi beğenmiş ama Abdullah kim diye sormaktadır. O
sorduğu Abdullah ile daha sonra Sönmez’de, Yeni İstiklal’de beraber olacaktır. O dostluk
bugün de devam etmektedir.
Xxxx
Sönmez Neşriyat büyük ümitlerle kuruldu. Ali Fuat Başgil, Hasan Basri Çantay ve
Muhammed Hamidullah büyük çaba harcadılar. Halk onları seviyor ve onlara inanıyordu.
Çok değerli kitaplar yayınlandı. Mülkler alındı. Yazıhaneler, depolar, satış ve dağıtım yerleri,
telefonlar, araçlar sahibi olundu. Günün birinde adamın biri Sönmez’in hisselerini topladı.
Sönmez’in mal varlığı tek adamın üstüne geçti. Anonim şirket kişi mülkiyeti haline geldi.
Xxxx
Acıklı bir aldanış ve aldatma hikeayesidir.
Sönmez’in hisselerini ele geçiren kişi, Abdullah Işıklar’dan da hissesini almak istedi
‘Hissemi sana satarım ama tosunlar izin vermiyor’ dedim. Adam hisselerin büyük kısmını ele
geçirmiş. Zaten diğer hissedarların çoğu bir araya gelmiyor ve ilgilenmiyorlar.
Ali İhsan Yurt orada müdürlük yaptı.
Han odasında daha kayıtları tutuyorken bir mektup gelmişti. Hiç adetim değildi mektupları
açmak ama onu açtım. Adam, size verecek param yok. Cihada katılmak için ahırımdaki iki
tosunumu sattım parasını size gönderiyorum diyordu.
İşte diyor Işıklar, ben sana hissemi satarım ama o tosunları ne yapacağız? Tosunlar
bırakmıyor dedim. Şöyle bir hayretle baktı, ne tosunu der gibi.Vatandaşın o fedakearlığını ne
yapacağız, emaneti ne yapacağız. Hadiseyi kendisine anlatım. Adam la havle çekerek
dükkeandan çıkıp gidiyor. Sonra o hisse tabi geçersiz hale düştü. Işıklar’ın hissesini
satmaması adamın ele geçirmesine engel olamadı.
Xxxx
En büyük ıstırabımdır. Müslümanların ümitleri, inançları hep çar çur edilmiştir. Toplanan
alyanslar, küpeler, bilezikler, nakitler, bağışlanan emlak dönüp dolaşıp ya beceriksiz ellerde
batırılmış ya da bir haramzadenin malı haline gelmiştir. Ama
yine de Müslümanlar vermeye,
Allah için vermeye soğumamışlardır.
Ey haramzadeler aldatabilirsiniz. Ama hesap mahşer gününde önünüze gelecek, şüpheniz,
şekiniz hatta reybiniz olmasın.
Xxxx
Müslümanlar dine hizmet etmek için çok iyi, çok safiyane arzularla, niyetlerle işe başlıyorlar.
Biraz başarı kazandılar mı huyları yavaş yavaş değişmeye başlıyor. Hak olan hedefe ulaşmak
için kullandıkları araçları iyi seçemiyorlar. Batıl araçları da kullanmaktan çekinmiyorlar. Ama
unuttukları bir kaide var. Hak hedeflere batıl araçlarla ulaşılamaz.
Nitekim yüzlerce deneme var Cumhuriyet tarihinde. Müslümanların ümitleri, dilekleri,
iyi
niyetleri hak hedefe varma heyecanları gidip gidip duvara tosluyor. Aksülamel oluyor.
Niyetlerinin tersi ile suçlanıyor ve batıl araç kullanmanın cezasını çekiyorlar.