Haluk Özgür

Haluk Özgür

Fikir-eylem ilişkisi

Hep konuşuyorsun? Neden birşey yapmıyorsun? Edebiyata gelince senden ilerisi yok, eyleme gelince ortalardan yoksun. Bu sözleri defalarca duymuşuzdur. Belki de haklı bir eleştiri olabilir. Toplum olarak fazla konuşuyoruz. Ama eyleme gelince duruyoruz. Ayaklarımız gitmiyor bir adım öteye. Bunun bir çok sebebi var elbette. Başlıbaşına bir kitap konusu olabilir. Birşeyler yapma konusu işin eylemsel boyutunu oluşturuyor. Bu işin bir de fikri boyutu var ki; kanaatimce bu daha da önemli. “Yanlış iş yapmaktansa yapmamak daha hayırlıdır.” ilkesini hep şiar edinmişimdir. Yukarıda bahsettiğim eylemsizlik eleştirisini yapanlar tarafından bu kadim ilkenin es geçildiğini düşünüyorum.
Unutmamak gereklidir ki herşeyin başı metodolojidir. Eğer usulen yanlış bir yoldaysanız; bu sizi yanlışa götürür. O yolda yaptığınız tüm emekler de boşa gider. Düşünürlerin ve felsefecilerin asıl varlık sebepleri de budur. Elleri ile birşeyler yapmak değil; o yapılan şeylerin doğru bir şekilde yapılmasını sağlamak.
Bu konuyu bir örnekle şekillendirmek istiyorum. Eylemin ve fikrin önem sırasını ve uygulama sırasının ne kadar önem arzettiği anlamamiz açısından.
Fikrin  iyi tarafında olmak, düşündüğün şeyi özgürce söyleyebilmek,  iyi bir insan olmanın fikirsel boyutunu oluşturur. Fikirsel iyi olmak ne demektir? Nasıl gerçekleşir? Fikirleri nasıl iyi bir şekle sokabiliriz? İstanbul’daki bir ilçemizde okul cami buluşmaları adı altında bir proje var. Gençlerin din hassasiyetini artırmaya yönelik  çalışma yapan diyanet görevlileri ile bu konu hakkında küçük bir sohbet etme fırsatım oldu. Asıl sormak istedim şey; “Diyanetin sokak çocukları ve madde kullanımı hakkında çalışmaları nelerdir?” di; ama soramadım. Ancak o arkadaşlara şu soruyu sormuştum. Okul cami buluşması hakkında çalışma yapıyorsunuz; ancak İslami problemlerin çözümü hakkında bir çalışma yapıyor musunuz?   Gerçekten camiye gençleri çektiniz ve dini duyarlılığı daha yüksek bir gençlik oluşturdunuz peki sonra? Gençlerin liseye geldiğinde yada üniversiteye gittiklerinde kafalarında oluşacak İslami problemleri çözebildiniz mi? Örneğin ; çocuk liseye başladı yada üniversiteye, burada İslamda kölelik hakkında birisi ile bir tartışma yaşadı;  ya da eşlerinden olan Zeynep konusunda bir şeyler öğrendi. Nasıl bir fikir bunalımına düşeceğinden haberiniz var mı? Dünyanın en prestijli İslam üniversitelerinden birisi olan El-Ezher mezunu deist bir arkadaşım var. Üniversite okurken babası imam olup gece kuluplerinden gelmeyen arkadaşım da vardı.
Bu örneklere ; “Yahu kardeşim bu iş iman işidir.” demeyeceksiniz umarım. Çünkü herkes bu cevaba “ yok artık” diye yanıt verir. Asıl sorun, insanların kafasındaki soruları çözümleyememekte. Kafamızı kumdan çıkarma vakti ne zaman gelecek. Bir gün herkes Müslüman olduğu zaman mı? Komik olmayalım. Bu gidişle herkes bir gün deist olacak. Bu örnek Eylem ile Fikrin sıralamasının ne olması gerektiğini açıkça gösteriyor.
Bizim toplumumuzda “fazla okuma kafan karışır” sözü vardır. Bu söz doğru mu? Gerçekten çok okuduğunda kafası mı karışır insanların? Yoksa bilgili kültürlü mü olur? Bilgili kültürlü olduğunda deist mi olur? İmanı mı sarsılır? Kafası mı karışır? Evet imanı sarsılır. Kafası karışır.  Deist’te olur, Ateist’te olur. Çünkü bu toplumda çok büyük bir bilgi kirliligi var. Kültür seviyesi arttıkça deizim artıyor. Bu İslamdan mı kaynaklı sizce? Tabi ki hayır. İnsanlar size sormadan  problemli görünen konuları onlara izah ederseniz; günü geldiğinde o kişiler problemli zannedilen konularla karşılaştıklarında sarsılmadan bu konuların üstesinden gelebilir.
 Metodoloji ve sözün ne kadar önemli olduğunu teolojik bir bakış açısı ile bakmaya çalıştır.  Burada son noktayı koyup şu sözlerle makalemi bitirmek istiyorum. Eylemin anasıdır Fikir. Fikir olmadan eylem olmaz. Doğru düşüncelerle bina edilmeyen eylemler, başarısız olmaya ve bitmeye mahkumdur.
Gelecek makalemden itibaren İslamın etrafındaki problemli konular ve izahlarından bahsetmeye çalışacağım. Bu arada deism ile ilgili de açıklamalar getirmeye gayret edecegim. Gelecek makalemde sevgili dostum Ekrem Çelik ile beraber çok orjinal  bakış açıları getirdiğimiz “islamda kölelik” konusunda  tespitlerde bulunacağız. Gelecek makalemde görüşmek üzere.
 
 
<