CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

FİNCANCI KATIRI

Raviyanı  ahbar, nakilan-ı asâr ve  muhaddisan-ı  ruzıgâr... 

Rivayet olunur ki, günlerden bir gün   bir fincancı bezirgânı  Karacaahmet Mezarlığı  içindeki Çiçekçi geçidinden  geçip  Rumeli cihetine     giderken  bezirganbaşı  yolun solundaki bir mezara nazar ettiğinde gözüne adı bir  taş üzerine kazılmış eski Türkçe   bir  isim  ilişti ; Simavna kadısı torunu...Ruhuna Fatiha ... altında doğum ve ölüm tarihi...

Bezirganbaşı olan   Fincancı hal  ve gidiş itibariyle  okumuş ancak  ata yadigarı yazıya Fransız kalmış     bezirgan prof.lardan biriydi..

İmdi, şurada  hadisemizi bu hakikate istisna ederek    bu  hem okumuş hem yazmış,   sonunda profesör olarak yalan dünyadan bezmiş,  demokrat, solcu, aydınlanmacı, arabeskçi,  belki de Atatürkçü  bezirgan  hanımefendinin Osmanlıca yazısına vakıf olduğunu  farz ederek,  hikayenin belini kıralım ve  bir hikayede bu kadar kusur   kadı kızında da  olur deyip geçelim.

Bu Fincancı hanımefendi ,yukarıda arz ettiğim üzere   laik bir bezirgan olarak örtüsünü    bir başörtüsü olarak değil  hamayil olarak   boynuna dolamıştı.   Saçını 3 numaraya vurdurmuş, kuaförüne  ense kökünden bir at kuyruğu bırakmasını  rica etmişti. Binaenaleyh  sayın profesörün   ensesinde ele dolanacak uzunlukta bir at kuyruğu vardı. 

Ben de o tarihte, Cemevi civarındaki fırından ekmek almak üzere yola çıkmış,  mezarlıktaki ruhlara “Fatiha”lar  hediye  ede ede Çiçekçi geçidinden  geçiyordum...  

Ravilere inanmak icab ederse  saçın bu at kuyruğunu  şeklinde kullanılışı tarihte vakidir. Bu kuyruğu  İslam askeri de kullanmış. Cenge giden asker sefere çıkmadan önce  berbere uğrayıp  başının arkasından bir at kuyruğu  istermiş.  

Tarihlerin yazdığına göre  , cenk sırasında kafir eline esir düşen İslam  askeri , kafire" Ya kâfir,  pis elinizi başıma vurmayınız. Zira şer’an caiz değildir.   Lütfen  başımı at kuyruğundan tutarak kesiniz “ ricasında bulunurdu. Kafir leşkeri de yeniçerinin bu son arzusuna   biat edip   at kuyruğundan  tutarak  boynunu vururmuş...   

Biz ravilerin yalancısıyız. Aksini iddia edenler ispat etsinler, bir cürüm varsa da kadıya müracaat etsinler. 

Neyse ...

Ben fakir de  yukarıda arz ettiğim üzere o sırada  fincancı katırlarının yanı sıra  yürüyor, sağda solda mezar taşlarına  baka baka kabirdeki   medfunlara Fatihalar okuya okuya geçiyordum. 

Sayın Bezirgan başı  Fincancı hanım da  , kervanın önündeki  merkebin yularından  çeke çeke  gayet düşünceli olarak  yürümekteydi. Ağır aksak ve paytak, canından bezmiş, yorulmuş yıkılmış, derdini anlatamamış olmanın  verdiği   hayal kırıklığıyla  ve  geleneğe uygun sol omuzu yere eğe eğe ,.  “Siz beni anlayamazsınız. Ben tahsilli bilgili ve görgülü, Avrupa görmüş bir hanımım ” edasıyla  yürüyordu.  

Denildiğine göre  ,  mezkur  mezarlıktan geçerken , merkep Simavna Kadısıoğulları aile mezarlığı hizasında   kabirden gelen bir  sesten   ürkerek şaha kalkmış, bundan mülhem  fincan katırları da “ Bu da nedir ya hu ? " diyerek  yükünü yere indirmişti. 

Fincancı “ Bismillah!”  çekse de olan olmuş, mallar menziline varmadan nadide fincan tabakları un ufak olmuştu. 

Tam o sırada oradan geçen Çiçekçi  semtinin  Memmet abisi , ellerini havaya kaldırdı, “ Ey, innin, cinnin , cümle mahlukatın  haliki , her türlü eksiklikten münezzeh  olan Rabbim ,   gizli ve açık her halimiz  Sana malumdur. Bu hadisenin sebebi ne ola? Sadakallahülazim "  dedikten sonra  fincancıya dönerek “Ya Fincancı!  Bismillahı  mezarlığa girerken çekecektin. Geç kaldın" dedi. 

Fincancı ne diyeceğini şaşırmış , ortada donup  kalmıştı.

Tam bu sırada “Kamera stop!” diye bir seda duyuldu. Kabirlerin arkasından  bir film ekibi sökün etti. Yönetmen kılığındaki “ Bizim Muhittin “ iki elini bir birine çarparak, film ekibine  “ Baylar, bayanlar , çekime bir süre ara veriyoruz. Çay sigara serbest. Bir miktar  istirahat ediniz, dedi.

Gözünde siyah bir gözlük, sırtında siyah bir pardesü, yumurta topuk kunduralı, saçı zilsiyah  Bizim Muhittin  yönetmen koltuğuna oturup , iki elini birbirine vurarak bir kahkaha attı.   Fincancı başına ciddi ciddi;  “ Şaka, şaka!.. Esprim nasıldı ama ! ” dedi gülerek.

Bezirgan -Fincancı başı ;  “ Muhittin fincanlarım gitti! Böyle şaka mı olur Muhittin ? “ dedi dişlerini sıkarak ...

Bu sırada yönetmen  yardımcısı kıza “ malları kontrol et" mealinde  kaş göz işareti yaptı. Yönetmen yardımcısı kız ,  katırları sever gibi yaparak diğer taraftan çuvalları  ellemeye başladı. 

Muhittin ile Bezirganbaşı Fincacı Prof. hanım orada dursun; Hikmeti Hüda  o sırada  , mezarlıkta bir fırtına , müteakiben bir hortum  peyda oldu. 

Havada uçuşan kağıtlardan bir yaprak önüme düştü. . Senaryodan bir yapraktı bu.  Kâğıtta senaryonun kenarına el yazısıyla  “ Fincanların arasında kimyasal  maddeler olabilir “  şeklinde bir şerh verilmişti. ... 

İşler karışıyordu. Hızla oradan uzaklaştım. 

<