ESRA KANTAR

ESRA KANTAR

Geçmiş Olsun Türkiyem

Geçtiğimiz gece saat 04:17'de Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 7.7  ve saat 13.24'te Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Gaziantep, Adana, Malatya, Hatay, Adıyaman ve Şanlıurfa başta olmak 10 ilimizde depremlerin haberlerini aldık. 
Felaketin bilançosu oldukça ağırdı. Son veriler geldikçe tüm Türkiye olarak tek yürek olduk. Depremin geniş bir bölgeyi etkilemesi sebebiyle ve zorlu hava koşullarıyla arama kurtarma çalışmaları oldukça zor bir şekilde devam ediyor.
Felaketler gibi büyük krizlerden sonra meydana gelen zarar ve kayıpların nedenlerinin toplum tarafından sorgulanması, “sorumlularının” aranması ve “yanlışlıkların düzeltilmesi”, “iyileşme”, “değişim” isteklerinin güçlü bir biçimde dile getirilmesi, gerekiyor evet ama şu an değil. Enkaz altındaki canlarımız varken bu tarz gelen eleştirilerinin hiçbir yararı yok.
 “Olaydan ders alındığı” ve “yanlışların tekrarlanmayacağı ya da tekrarlanmaması gerektiği” hemen her afet sonrası dile getirilenler arasında oluyor. Bu çerçevede “hızlı ve kökten siyasal-toplumsal değişim” retoriği bir yana bırakılırsa,Marmara depremlerinin Türkiye'de büyük çaplı tehlike ve afetlerle toplumu çeşitlendirmesini ve toplumun algı ve tutumunda önemli bir değişikliğe neden olmasını beklemek bize mantıklı geliyor.
Her felaketin ardından haber ve TV ekranlarında arama kurtarma çalışmaları sırasında iş makineleriyle enkaz altından çıkarılanlar, iş makinelerinin dişlileriyle kol ve bacakları kopan insanlar görülüyor. Bu tür trajik olayların meydana gelmesinin ana nedeni şudur: enkaz kaldırma ve canlı kurtarma farklıdır ve her iki faaliyet için gereken uzmanlık ve ekipman farklıdır. Ancak Türkiye'deki afet sonrası kurtarma çabalarında bu iki eylem birbiriyle karıştırılmaktadır.
 Geçen onca yıldaki gelişmelerin bu beklentiye ne kadar yanıt vermiş olduğunu yaşanan yeni depremlerle görmüş oluyoruz maalesef.

Kaynak: Türkiye’de afetlerde karşılaşılan sorunlar-Dergipark

<