GELCEM GİTÇEM GÖRÜCEM ( GELECEĞİM GİDECEĞİM GÖRECEĞİM )
Sevgili dostlar, 1721 yılında Güney Sibirya’da Yenisey Nehri’nin yukarısında Yenisey Yazıtları ve 1889 yılında Orta Asya’da Moğolistan’ın Orhun Vadisi’nde Göktürk Yazıtları veya Orhun Yazıtları bulunarak gün yüzüne çıkarıldığında, aynı zamanda dilimizin çok eski yıllardan beri var oluşunu net olarak ortaya koyan belgeler de bulunmuş oluyordu.
Üzerinde bir takım yazılar bulunan bu taş sütunların Dünya üzerinde en çok konuşulan dillerden birisi olan Türkçe’nin var oluşunu ortaya koyması ne anlama geliyor ?..
Sütunların üzerinde bulunan yazıların Eski Türk Runik yazısıyla ve Türk Lehçesiyle yazılmış olması burada Türklerin çok eski yıllardan beri varlığını kesin bir şekilde ortaya koymakla birlikte, konuşulan ve yazılan dilin sürdürülebilir oluşunu da açıklamaktadır.
Dolayısıyla yazılan ve konuşulan dilin aslına sadık kalınarak değişime uğramadan sürdürülebilir olması, dilin yapısındaki özelliklerin kaybolmaması açısından önem arz etmekte.
Bir dilin yazılırken ve konuşulurken bir birinden farklı vurgu ve telaffuz edilmesi elbette pek çok lisanda olağan bir durum olarak günlük yaşantıda yer almaktadır. Aradaki farklılığın hoş karşılanması ve normal olarak algılanması, bulunulan yerdeki yerel lehçelerin konuşulmasının sonucu olarak meydana gelmekte… Yani her yörede konuşmayı etkileyen şiveler, mevcut ve yazılan dilden farklılık arz etse de her birinin konuşulan yörede bir dayanağı ve kökü mutlaka bulunmakta. Yani şive bir dilin yapısında herhangi bir bozulma meydana getirmez. Bunun en belirgin kanıtı zaten hiçbir şive konuşulduğu şekliyle yazıya dökülmez. Yani hem yazım kurallarını etkilemiyorsa o halde dilin yapısının bozulmasından söz edilemez. Zaten bir şivenin dilin yapısını bozduğu görülmemiştir. Yalnızca bulunulan yörede çeşitlilik arz etmekte ve günlük hayatın içerisinde konuşularak yer almaktadır. Kaldı ki şivelerin araştırılması halinde, onlar da bir dilin yapısı hakkında geçmişten gelen bir takım önemli veriler sunabilmektedir.
Değerli okurlar, şimdi bu kısa açıklamadan sonra sizlere rastlanılması, uygulanması, geçmişi, kuralı, herhangi bir dayanağı olmayan ve şiveyle uzaktan yakından ilgisiz alakasız, ne olduğu belirsiz, hatta bazen televizyonların alt yazılarına bile yansıyan, günlük hayatta konuşulan bir dilden söz edeceğim.
Yazımın başlığında da okuduğunuz gibi kibarlık mı, kısadan kestirme gitmek mi, diksiyondan bihaber ilgisizlikle becerememek mi artık her nasılsa, ifade edebilmek bile söz konusu olmayan tam anlamıyla uyduruk bir konuşma dili, toplumda giderek yaygınlaşmakta…
Hiç rastlanmadık bir şekilde kelimeleri ezerek büzerek ne yaptığını bilmeyenlerin marifet sandıkları bir şekilde sorumsuzca ve fütursuzca, binlerce yıllık geçmişi olan bir lisanı, Türkçe’yi kafasına göre evirmek çevirmek…
Hem de yalnızca konuşmakla kalmayıp bunu yazıya da aynı şekilde aktarmak !..
Toplumun dilini, temel taşını bozduğunun farkında olmayarak !..
GELCEM, GİTÇEM, GÖRÜCEM !...
Bir şeyin doğrusunu öğrenmek, bilmek ve uygulamak kendine duyulan güvenin şık ve sağlam ifadesidir.
GELECEĞİM, GİDECEĞİM, GÖRECEĞİM…
Esen kalın.