GELECEĞİMİZİ GÜÇLENDİRMELİYİZ
Cumhuriyetimizin doğumunu doğru olursak, Mustafa Kemal'i Milli Mücadele'yi, Meclis'i, Cumhuriyet'i, Demokrasi'yi ve en önemlisi de ATATÜR'ün önem verdiği gençleri daha iyi anlarız.
Tarihe hatalı bakış, her şeyden önce, kendini inkâr etmek olup, maalesef biz Millet olarak bunu sık sık yapıyoruz.
Tarihi her ne kadar doğru okur ve değerlendirirsek geleceği o kadar güçlü yapılandırırız.
Özellikle Milli Mücadele ve Cumhuriyet tarihimizi kafalarımıza ve gönüllerimize iyice yerleştirmeliyiz ki bir daha o kötü durumlara düşülmesin
İşte bu yüzden tarih derslerini hafife almamalı ve gençlere tarihimizi iyi öğretmeliyiz.
Gençler mutsuz ise, bizim mutlu olmamız mümkün olamaz.
Gençlerimizin niye mutsuz olduğunu araştırdığımızda gelecek kaygısı ve işsizlik en önemli nedenlerin başında geliyor.
Önceki yıllarda Üniversite bitirmeyi hedefleyen gençler günümüzde giderek artan bir şekilde eğitimden uzaklaşmaya başladılar. Çünkü işsizlik sıralamasında en başta Üniversite mezunları geliyor.
İyi eğitimli bir gençlik ülkenin lokomotifi olacağı gibi, eğitimsiz bir gençliğin ülkemizin en büyük sorunu olacağını iyi bilmeli buna göre eğitim sistemimizi yapılandırmalıyız.
Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığımız eğitimden istihdama sosyal gelişimden motivasyona hemen her alanda gençleri kucaklamalı şemsiye vazifesi görmelidirler. Gençlik ve Spor Bakanlığının sadece sportif konularda faaliyet göstermesi yeterli değildir.
Güçlü ve muktedir bakanlıklar gündeme gelmelidir.
Gençler kendilerine değer verilmesini bekler, görev ve sorumluluk almak isterler.
Bu konuya Atatürk gibi bakmalıyız. Atatürk'ü anlamak istemeyenlere önerimiz bir de Mustafa Kemal'siz ve 19 Mayıs'sız o günleri göz önüne getirmeliyiz. Bunu yaptıklarında hem kendilerine hem de Ülkemize en büyük iyiliği yerine getirmiş olurlar.
Mustafa Kemal, Samsun'a ve oradan da Anadolu'ya geçmek için yola çıkarken Milli Hâkimiyete dayanan, kayıtsız ve şartsız bir devlet kurmanın peşinde idi.
Amaç ve hedefi çok netti:
“Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da milli egemenliğe dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak!
İşte, daha İstanbul’dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Ya İstiklâl Ya Ölüm!”
[Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk]
Atatürk bu kararı alırken ölümü göze almış olduğu halde, bunu anlamak bazılarımıza neden bu kadar zor geliyor, anlamak gerçekten mümkün değil.
Ulu önder, o günlerde ve gelecekte birinci derecede Türk gençliğine güvenmiş “Biz her şeyi gençliğe bırakacağız... Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir." diyerek Ülkenin geleceğini gençlere emanet etmiştir.
Güven yoksa gerisi teferruattır. Önce onu kazanalım. Kazandıralım. Sonrası kendiliğinden gelecektir.
Atatürk Ülkenin zor dönemlerinde bunu başarmıştır.
Bugün onların günü ve biz de "Gelecekten beklentiniz nedir? Geleceğe dair umudunuz var mı?” diye soracak olursak, maalesef çoğunun gelecekten umudu olmadığı anlaşılacaktır.
İyi bir kariyer en büyük beklentileri adil ve özgür bir ülkede yaşamak ise en büyük dilekleri
TÜİK verilerine göre 12.8 milyon gencin 3.2 milyonu işsiz, 3.6 milyonu ise ne eğitimde, ne de işte. Kendini mutlu olarak beyan eden edenlerin oranı bir yılda yüzde 9.5 azalmış. Bu yaklaşık 1.2 milyon genç demek. Bugün onların günü. Bugün T.B.M.M. Milletvekilleri başta olmak üzere, sadece Milli Mücadele nutukları çekmek değil, gençlere yönelik projeler anlatılmalıdır. Reform paketlerinde gençlerin sorunlarına yönelik projeler anlatılmalıdır. Gençler, sistem değişikliği ve erken seçim konularından ziyade, kendi sorunları ile ilgilenen yöneticileri dinlemek istiyor.
Ben ömrümün elli yılını iş, siyaset, sosyal faaliyetler ile geçirmiş bir insan olarak gençlere piyasada geçerli olan bir mesleğe uygun eğitim almalarını ve eğitim esnasında vakitlerinin elverdiği ölçüde iş hayatının içine girmelerini ve uygulamayı öğrenmelerini, iş sahiplerinin hayatlarını okuyup öğrenmelerini öneriyor, boş zamanlarında Kuran-ı Kerimim tekrar tekrar okumalarını, Peygamberimizin ve Atatürk'ün hayatını okuyup öğrenmelerini, yol gösterici atasözlerini not alıp, ilke edinmelerini tavsiye ediyor ve benim en beğendiğim sözlerden birini takdirlerinize sunuyorum :
“Kimilerine göre dört çeşit insan vardır;
Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen,
O bir ahmaktır, uzak durun.
Bilmeyen ve bilmediğini bilen,
O basit bir insandır, öğretin.
Bilen ve bildiğini bilmeyen,
O uykudadır, uyandırın.
Bilen ve bildiğini bilen,
O bilge bir insandır, peşinden gidin.”
Örnek olarak:
"Başarılı ilim ve iş insanları"
Kimilerine göre de ;
“Dünya üç grup insandan oluşur:
Sonuçları ortaya çıkaran ve yapan sonuç odaklı küçük bir seçkin grup;
Olup biteni seyreden oldukça büyük bir diğer grup;
Nelerin olup bittiğini bilmeyen muazzam bir kalabalık.”
[M. Murray Butler]
Sen nereye bakıyor ve soruyorsun: "Niye?"
Ben ise görünmeyenlerin rüyasını görüyor ve soruyorum: "Niye olmasın?"
BAŞTA GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARI OLMAK ÜZERE BAĞIMSIZLIĞI İÇİN YOLA ÇIKAN TÜM KAHRAMAN ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİ RAHMET, SAYGI VE MİNNET İLE ANAR, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMINIZI KUTLARIZ.
Sağlıcakla kalın.