Gelecek de, bir gün gelecek!

Tabii, istisnalar hariç...

Gelinen yere kısa yoldan ulaşmışsanız, kıymetini bilmeniz de o derece zordur...

Atalarımız ne der, “akarken doldur”...

Doldurmasını bilmek de, bazı zorluklarla kazanmaktan geçer...

Yine rahmetli babamın bir sözü aklıma geldi:

“Kazanmadığım parayla kıçımı silerim!”

Ne kadar haklı değil mi?

Yorulmadan kazanılan para, yolda bulunmuş paradır, değer ifade etmez!

***

Şans oyunlarından büyük para kazananlar, genellikle kısa sürede tüketirler!

Neden acaba, düşündünüz mü?

“Haydan gelen, huya gider!”

Ne oldum delisi olanlar, kısa sürede tüketir, yeniden kolay kazanacağını zannederek bataklığa saplanır...

Babası ya da ailesi zengin kişiden gelen mirası, mantıklı kullanmayanların sonu hüsranla biter...

Yine rahmetli babamın bir sözünden bahsedeceğim:

“Hayırlı evlat neylesin malı, hayırsız evlat neylesin malı!”

Bu ne demek?

Hayırlı evlada mal bırakmasanız da o mal sahibi olur!

Hayırsız evlada mal bıraksanız da o sahip olduğu malı kısa sürede tüketir!

***

Yazımın girişindeki 4 satırı tekrar tekrar okuyun ve mutlaka belliğinize yerleştirin...

Geleceği hedeflemeyen, başarılı olamaz...

Bu nedenle gelecek için hedef belirlemek şarttır!

Geçmişe özenmek, fayda sağlamaz, aksine hayal kırıklığı yaratır!

Özenti, kişi için “her yol mubahtır”ı çağrıştırır.

Özenti, hedeflenen nokta için çıkmaz bir sokaktır.

Rahmetli Süleyman Demirel’in şu cümlesini sakın unutmayın:

“Dün dündür, bugün bugündür!”

Hedeflenirken daima en az bir tık yukarıya odaklanın...

Ancak, aşağıyı da görmemezlik yapmayın!

Aşağı, insana “şükür”ü hatırlatır, ders çıkarmamıza yardımcı olur!

Özetle, insanoğlu doyumsuz yaratıklardır...

Her zaman bir tık fazlasını ister...

Yani, bazı geri kalmış Afrika ülkelerine bakarsak, “ooo.. biz şükür olsun iyiyiz” deriz...

Ancak, gelişmiş ülkelere bakarsak, “neden biz bunlar gibi değiliz?” sorusunu sorarız...

Gelişmemiş ülkelerden ders çıkarırken, gelişmiş ülkelere ulaşmanın yollarını araştırmalıyız...

Geleceğimiz için...