GENÇ KARDEŞLERİMİZ ALINMASIN...
Onlar bizim geleceğimiz!
Genç tecrübesiz, olgunluğa erişmemiş, hırçın ve sinirli kardeşlerimize yetki ve görev verirseniz partiyi heder eder sonrada sağa sola çamur atararak hainlikle suçlarsınız.
Gönül almasını bilmez, birleştirici olamazlar, ikna edici hiç olamazlar, partinin ve ideolojinin yapıcı olduğunu izah edemezler, hal hatır sormak akıllarından geçmez, etkileyici espri yapamazlar, eski kavgaların kötü davranış olduğunu izah edemezler, kimin iyi kimin kötü olduğunu söyleyemezler, yüzleşemezler, tartışamazlar, orta yolu bulamazlar.
Daha önce de söyledim, olgun çile çekmiş kardeşlerimize görev verirseniz, genç kardeşlerimiz onların yanında eğitilerek; kavga ve hırçınlığın, tepeden bakmanın partiye zararlı olduğunu izah ederlerdi... Solcu kardeşlerimizin dilinden onlar anlardı. Yapıcı rol üstlenirlerdi. Ne pkk cirit atar ne de hainler, hainliklerini yaparlardı…
UNUTMAYALIM HEM SİYASİ PARTİ, HEMDE İDEOLOJİSİ, TÜRK VARLIĞINI KORUYACAK ve MÜDAAFAA EDECEK PARTİ'NİN yükü ağırdır.
Benim tesbitim bu...
Tanrı Türkü Korusun
EKOMOMİ SORUNLAR...
Türkiyede ekonomi kurmayları bunları da dikkate almalıdır.
Dolar getirenlere yüksek faiz indirilmeli ve cari açığı kapamak için gelen spekülatif dövizlere kur garantisi kaldırılmalıdır. Bu sorun devletimizin olmazsa olmazı beka sorunudur. En büyük milli sorunumuzdur.
Belediyelerin sınırları çizilen; il, ilçe, belde ve anakent dışında genişleme yetkileri kaldırılmalı, bütün yetkiler belediye hizmetleri ile belirtilmelidir. Yeni yerleşim yerleri açma yetkisi İmar ve İskan Bakanlığı içinde planlanmalıdır. Bu şekilde ormanlarımız, ziraat arazilerimiz, ovalarımız kurtulacak, şehirleşme ve gerekli yerlerde uydu şehirler olacaktır.
Hal yasası yeniden düzenlenmelidir. En önemlisi köylünün malını, marketlere, manavlara, pazarlara ve tüketiciye doğrudan ve hale sokmadan satmanın yolu açılmalı, üretimin hal kabzımallarına verilmesi zorunluluğu kaldırılmalıdır.
Dolar üzerinden borç almış olanların yüksek faiz alan rantiyenin baskılarına ve onların kriz olacak tehditlerine ve timsah gözyaşlarına bakıp da böyle bir reform yapamayacaklarını biliyoruz.
Bu reformları yapacak bir iktidar, konu bütünü ile ele alırsa Türkiye mutlak derecede hak ettiği yerini alacaktır.
Şimdi partilere soralım. Milleti gereksiz konular ve tehditlere karşı cesur adımlar atmak göreviniz olmalıdır…
MAKAM SAHİBİ....
Evet; Makam sahibi olmak herseye ulaşmak demektir! Makam'ın olduğu zaman tak diye açarsın telefonu karşına genel başkan da, Bakan da, Milletvekili de çıkar, hatta Belediye Başkanı da...
Vatandaş olduğun zaman bunlar seni tanımaz, sözünü de dikkate almazlar. Sekreterleri çıkar, not alırlar o notu da çöp kutusuna atarlar. Sekreterleri içinden birde derler ki Offf bu milletin derdi bitmez, hiç bakmadığı notlara, yağcılık olsun diye (Bakan, Milletvekili veya Bld. Başkanı ) mevkisi ne ise artık, Allah yardımcısı olsun bu ne yaa diye söylenir.
Sen bu partinin ezilmiş adamı olsan bile, bu partiden Belediye başkanı seçilmiş birini el bebek gül bebek tutarlar, sen bir şey dersen hemen sustururlar, ona sıra geldiği zaman o bir Şehzade... O gittiği zaman görüşmeye korono, morona fark etmez hemen içeri alırlar. Sana sekreter çıkar ona şak diye kendisi çıkar... Sen elli de duyarlı ol nafile…
Diyeceğin boğazında düğümlenir kalır. İşte sade vatandaşlık öyle bir şey...
Sovyetlerin sömürgecilik neticesi ile,
Türk Cumhuriyetlerini birbirleri ile düşman edip "böl, parçala yönet" ilkesi ile yönetmeye çalışmışlar ve başarılı olmuşlardır. Bunu gidermek için politikalarımızı ciddi ve radikal kararlarla atmamız gerek. Ayrıca Kazakistan’da yapılan atom denemeleri, bu bölgede toprakların geniş ölçüde radyoaktif kirlenmesine sebep olmuştur. Bunun neticesinde büyük ölçüde hayvancılık zarar görmüştür. Bilhassa kanser Kazakistan’da büyük tahribatlar açmıştır. Kadınlarda erken doğum ve akabinde çocuk ölümleri, düşük yapma hadiseleri olmuştur...
Bir an evvel ilişkilerimizi geliştirip ilk alfabe birliği, dil birliği ve kültürel faydalarımızı transfer etmek zorundayız. Bunun için derim ki; Her yıl gezi, kaynaşma, paylaşma vb. şeylerle karşılıklı planlar yapmalıyız. Gençliği bir odaya kapalı tutmamız, onları değişik platformlara taşımamız Türk istikbaline birşey katmaz
Ricam odur ki; Sivil Toplum Kuruluşları, dernekler ve yönetimler bu işe el atmalı, kuru laflar ve temennilerle işi uzatmamalarıdır...
Saygılar.