Hayatta kalmak için duyu organlarını kullanmaktayız ve bu durum da bizi dış dünyaya dönük tutmakta. Böylece gerçek bilgiden ve öz varlığımızdan uzaklaşıyoruz. Kendimize yabancılaşıyoruz.

İçgüdüsel dürtüleri yatıştırmak için gerçek bilgiye ihtiyaç vardır.  Açlık dürtüsünü gidermek için de beslenme konusunda gerçek bir bilgiye ihtiyaç vardır. Neyi ne zaman nasıl yiyeceğiniz konusunda bilgi edinirseniz hayatı daha farkındalıklı ve bilinçli yaşamış olursunuz. 

Bilgi edinmeyi tetikleyen unsurlar, merak ve tatminsizliktir. Beslenme, uyku , gibi ihtiyaçları karşıladıktan sonra bir tatminsizlik hissedersiniz, bu da merak uyandırır. İşte o zaman “ neden mutsuzum “ sorusunu sormaya başlarsınız ve bu sorulara cevap ararken toplumun verdiği sıradan cevaplar duyulur. 

Çevreden gelen rastgele cevaplarla yetinmez ve o zaman gerçeği aramaya başlarsınız. O zaman sadece bedensel ihtiyaçları değil, zihinsel ihtiyaçları karşılamaya başlarsınız. 

Koşullandırmalar, kalıplar , şartlanmalar başlar. İlk bilgi arayışında siz özgürken diğer aşamada kalıplar, inançlar, öğretiler devreye girdiğinden özgürlük kaybolur ve o zaman kendinizi bir gruba, öğretiye dahil hissedebilirsiniz. Bu da egoyu güçlendirir. Her öğreti, felsefe sizi sınırlar, kalıplara sokar. Kalıplar hazır cevaplar olduğu için sıkılmaya başlarsınız. Merak bastırılır, o zaman da sıkılmaya başlarsınız.