GERÇEKTEN İŞİMİZ ÇOK ZOR
Gün geçmiyor ki yeni bir fırtına kopmasın
Gün geçmiyor ki, kötü haberle sarsılmayalım.
Zamları konuşurken, doların ve euronun artışını konuşurken, art arda gelen insafsız zamları konuşurken felaket tellallarından yeni bir haber geldi.
Omigron…
Omigron’da nedir demiyorsunuz biliyorum. Medya bu günlerde bunu konuşuyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti ve Botsvana’da geçtiğimiz günlerde virüsün çok sayıda mutasyona uğramış, ‘B.1.1.529‘ olarak isimlendirilen yeni bir varyantına rastlanmış ve 32 mutasyona sahip B.1.1.529 ‘süper varyant‘ olarak nitelendirilmişti.
DSÖ denilen kimin hesabına çalıştığı belli olmayan örgüt yetkilileri, toplanarak, virüsle ilgili ön kanıtların ‘diğer endişe verici varyantlardan daha yüksek enfeksiyon riski’ taşıdığını gösterdiği bu varyantı ‘Omicron’ diye adlandırdığını duyurdu.
Avrupa korku ve panik içinde.
Dünya korku ve panik içinde.
Çoğu ülke Güney Afrika’ya uçuşları yasakladı. Bir çok ülke eski tedbirlere ve kısıtlamalara yeniden döndü.
Protestolar, eylemler aldı başını gidiyor.
Komplo teorisyenleri bu işlerin tesadüf olmadığını önceden planlandığını üstüne basa basa söylüyor. Ama kimse ciddiye almıyor.
Omigron’la ilgili son açıklamalar dikkat çekici.
2013 yılında yapılan “The Visitor from Planet Omicron” adlı film neyi anlatıyordu? Ne için çekilmişti?
Yönetmenliğini Mike Donahue’nin yaptığı “The Visitor from Planet Omicron” adlı filmde bir uzaylı dünyaya botanik bir virüsle geliyor ve bu virüs dünyayı tehdit ediyor.
Ve ne tesadüftür ki virüsün adı OMİGRON ve yıl, 2013…
Bütün bunların bir anlamı olmalı.
Evet bence çok anlamlı.
Bu güne kadar bilinçli bir şekilde yıllar öncesinden planlanan bir çok proje günü geldiğinde hayata geçiriliyor.
Amaç insanların zaaflarından faydalanmak, çaresiz bırakmak, korkutmak ve soymak. Ellerinde nesi var, nesi yoksa almak. Bütün mesele bu.
Hala uyanamadık mı?
Aptal yerine konmaktan bıkmadık mı? Hala olan bitenleri sorgulamayacak mıyız?
Ne diyebilirim ki…
Gerçekten işimiz çok zor.