Girdik virüsün koluna…
Hani bir laf vardır; Türk’e bir şey olmaz…
Az kalsın doğru çıkıyordu; dünyayı yakıp kavuran Corona virüsü bu kez de teğet geçmeye hazırlanıyordu…
Durduk yere İtalya’dan bir üçkağıtçı hem Fransızları, hem Almanları hem de Türk sınır görevlilerini aldatarak Türkiye’ye nur topu gibi bir virüsü getirdi.
Yani devletin o kadar önlemi, çabası havaya uçtu, milyonlar marketlere hücum etti…
Piyasada kolonya bile kalmadı…
Kıtlık çıkmış gibi millet makarnaya dayandı…
İkinci Corona virüs vakasına rastlandı…
Bilirsiniz, her türlü melanet bize hep teğet geçer…
Ekonomik kriz bize uğramaz, zaten para yoktur, krizde parasızlık anlamına geldiği için pek fark etmez…
Salgından da etkilenmeyiz; çünkü devlet hastanelerimiz zaten ful doludur, herkes hastadır.
Bir iki fazla olası fark etmez…
Aslın bakarsanız, ekonomik krizde, salgın hastalık ve salgın paniği de zenginlere has bir kriz durumudur…
İstanbul’un orta halli semtlerindeki marketlerde pek kıtlık yok..
Sıkıntı zengin semtleri ile Esenyurt gibi sığınmacıların bolca yaşadığı marketlere gücüm var…
Bir sıkıntıda; ulaşımda…
Okullar tatil oldu, şimdi seyahat krizi başladı..
Oysa tatili gerekçesi kimse evinden çıkmamasıydı, aksi oldu tatiller başladı…
Yani, bu tatil nedeniyle virüsü bir yerden bir yere taşıyor muyuz, çok ta bilmiyoruz…
Yani virüsün koluna girdik bindik bir alamete bakalım nerelere gideceğiz..
Allah korusun.
