GİRİŞMEZSEK OLMAYACAK!
Değerli okurlar, bu hafta sizlerle girişmek, girişimcilik konusunu işleyeceğim. Bakın kimse
kusura bakmasın, bu kocaman bir ÖZ ELEŞTİRİDİR! Tabi aynı zamanda da, kendimize yönelik bir
tavsiye yazısıdır. Ben tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek vatan felsefesine inan ve öyle de olması
gerektiğine gönülden inan birisiyim. Ülkesine milletine, halkına Âşık biriyim. Bu diyarlardan başka
yere de göçemeyecek kadar sevdalıyım buralara. Ancak yapmamız, girişmemiz gereken çok şeyler var.
Bir rüya tadında yaşayamayız. Evet, Osmanlı olarak zamanında dünyaya biz hüküm salmıştık, ancak
dengeler biraz değişti o sebeple, mücadele vermemiz gereken çok şey var. En iyiye doğru hızla, zaman
kaybetmeden ilerlememiz gerekiyor.
Evet, belki son 10 seneye, belki de 20 seneye nazaran dimdik ve cesurca konuşan bir Türkiye
Cumhuriyeti var doğru. Bu dövizi arttırsa da, bizi sevmeyen ülkeler meydana getirse de dik duruyoruz.
Peki, bu dik duruş yeterli mi? Dik durmalıyız evet. Kimselere boyun eğemeyecek kadar güçlü genlere
de sahibiz, ancak yeterli değil.
Bakın Kore de bir devlet bir telefon üretmiş, ülkemizin çoğu o malum markayı kullanıyor.
Amerikan şirketinin üretmiş olduğu ısırılmış bir meyve logolu bir telefon var. Onu üretip dünyaya
satıyorlar. Benim ülkemin güzel insanları onu kullanınca, kendini zengin mi sanıyor? Üstün mü sanıyor
bilemem. Ama kendi ülkesinde(ABD) 700 Dolar olan telefon benim ülkeme gelirken altı bin lira
oluyor. Döviz farkı, lojistik, gümrük, vergi, toptancıya varışı, toptancıdan satıcı bayiye gelişi sonra da
son tüketiciye kadar altı bin Türk lirasını buluyor. Ben soruyorum arkadaş! Dünya’ya hüküm sağlamış
Osmanlı Torunu bizler bir telefon üretemiyor muyuz arkadaş? Onlarca yazılım şirketi var, fabrika var.
Bir tane telefon neden yapamıyoruz? İllaki satışı olacaktır, ona da talip bir kesim çıkacaktır. Hatta
devlet eli ile özendirilmelidir.
Koskoca bizler, hala bir araba yapamadık. Tüm devlet erkânı Alman sanayi üretim araçlara
biniyor. Neden? Ama neden? Benim ülkemin arabasına başka devletlerin Başkanları, Başbakanları,
Cumhurbaşkanları binmiyor arkadaş! Öyle bir araba yapmalıyız ki, evet işte bu süper bir şey
demeliyiz, denmelidir.
Bakın sadece teknolojik açıdan bakmayın. Hayvan neden yurt dışından gelir? Neden benim
verimli toprağımda bol bol besin üretilmez ve hayvancılık en makul şekilde icra edilmez? Ve tabi ki
vatandaşa uygun fiyat ile gelmez. İşte ben bu soruların cevaplarını istiyorum. Eğer Yeni Türkiye
diyorsak, gelişmek büyümek istiyorsak girişeceğiz arkadaş!
Senelerdir, hepimizin koskocaman bir eleştirisidir bu. Tüketen değil, üreten bir Türkiye olmak
istiyorum. Ben gazete yazarlığı dışında aynı zamanda, yazılımcıyım. İyi seviye de teknik bilgiye sahip
biriyim. Maddi bir beklentimde yok. Yüce devletim görev versin, ben tecrübelerimi paylaşayım.
Araştırayım geliştireyim, üretim için her türlü bilgi paylaşımını bizzat yapayım. Maddi manevi bir kar
da beklemiyorum. İsmim bile hiçbir yerde geçmesin. Yeter ki Türkiye’me az da olsa bir faydam
dokunabilsin. Hiçbir şey için geç değil, değerli okurlarım. Hala yapabileceğimiz birçok şey var. Buna en
kalbi duygular ile inanabilirsiniz. Çünkü ben inanıyorum ve bir gün olacak, bu şüphesiz böyledir.
İşte bizler, bunlar için mücadele vermeliyiz. Sonuna kadar daha iyi bir Türkiye için
savaşanlardan olmalıyız. Bu gün bu kardeşiniz paradan önce, ilime ve bilime öncelik vermiş birisidir.
Böyle yapmaya da daima devam edecektir. Çünkü başta da dedim ya biz bu Vatan’a sevdalıyız.
Sadece yukarda aktardıklarımla sınırlı değil yapmamız gerekenler. Tekerinden, çakmağına, plastiğine,
elektriğine, doğalgazına aklınıza gelebilecek her şeyi bizim üretmemiz gerekiyor. Dışardan bir şey
almamalı, fakat dışarıya birçok şeyler satabilen ülke konumunda olmalıyız. Ancak o vakit bağımsız ve
güçlü bir Türkiye olabiliriz. Hem başkasına bağımlılığımız kalmaz, hem de ekonomik olarak güçlenmiş
oluruz. Bunu böyle bilmeli ve mücadele etmeliyiz. X,Y,Z ve alfabenin önceki kuşakları da dâhil olmak
üzere sizlere yeni fikir, ilim, irfan, bilim ve tabi ki girişimlerle dolu bir hafta diliyorum. Kalın Sağlıcakla.