SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

GÖKDELENLER İSTANBUL’U DELİYOR..

İstanbul’un depreme açık bir şehir olduğunu,sağır sultan bile biliyor.

Deprem kuşağının hareket noktası, Marmara merkezli alanları kapsıyor.

Tarihi dokusuyla, doğal yapısıyla herkesin parmakla göstereceği kadar imrenilen “Dünya Güzeli” İstanbul ne yazık ki, deprem tehlikelerinin kucağındaki talihsiz bir şehirdir.

Amerika’da deprem çalışmalarıyla beynelmilel bir uzmanlık kimliği kazanan ve belgesel kitaplarıyla ün toplayan, eski Mühendisler Odası Başkanı Yüksek Mühendis Orhan Pekin, bakın gazetemize neler söylüyor:

“İstanbul’un tepelerine birer ucube gibi gökdelenleri dikenlere acilen mani olunmalıdır. Bu yapılar betonarme deprem perdeli gökdelenlerdir. Büyük depremlerde felaket getirecek binalardır.”

Uzman Orhan Pekin, deprem esasında, “deprem perdeli” olan bu binaların çok ağır ve dirençli olduğu için esneklik göstermeyip, sarsıntıyı daha da tetikleyeceğini belirtiyor.

İstanbul’u nasıl bir felaketin beklediğini ilmi verilere dayanarak açıklayan Orhan Pekin şöyle diyor:

“Türkiye’deki moda olan betonarmeli gökdelenler, Batıdan gelen bilgisayar programlarıyla hesap edilmektedir. Bizde yapılan binalar, dünyada deprem laboratuarında test edilen gerçek projelerle tecrübe edilmiş değildir. 

Bugün Türkiye’de tecrübe edilmemiş bu ağır betonarme gökdelenler işyeri için değil, ikamet için, şehrin liman olan işyerinde değil, yüksek yerlere, tepelere kurulmaktadır. Ucuz maliyetli gökdelenlerde insanları oturtarak mutsuz bir toplum yaratıyoruz.

Müteahhitler, istedikleri yerlerdeki betonarme binaları, kentsel dönüşüm ve depremde yıkılır bahanesiyle tehdit ederek yıkabiliyor. Yeni aygıtlar kullanılarak binalar eski halinden daha sağlam duruma getirilebilir.

Tepelere dizilen gökdelenlerle İstanbul’u alay konusu yapmayalım.

Efsane şiirlerle tanıtılan şehrin tarihi imar ve estetik görünüşünü turizmin hafızasına tekrar kazandıralım.”

Deprem Uzmanı Orhan Pekin’in Gökdelenlerle ilgili açıklamalarına baktıkça, İstanbul’un acınacak hali ortaya çıkıyor.

Eski haliyle, silüetleriyle üzerine tül geçirilmiş büyülü manzaralar şehri İstanbul’u, ulusal gururumuz olarak yaşatmalıyız.

İRAN MODELİ

Gökdelenlere karşı İran’da köklü bir kampanya sürdürüldüğünü hatırlatmakta yarar görüyoruz.İranlı’lar ülkelerinin bu ucube gökdelen yapılarla perişan hale getirilmemesi için yasal önlemlere geçmişler bile..

İran’ın gözde kentlerinde bu tür yapılara izin verilmiyor.. Yasal önlemlerden önce yapılmış olan gökdelenlerin ise yıkımları devam ettiriliyor.

EKTİĞİNİ BİÇMEK..

Toprak işleriyle uğraşan bir köylü, karısını mahkemeye vermişti.

Hakim köylüye niçin boşanmak istediğini sordu.

Köylü sıkıla sıkıla şöyle dedi:

“Hakim bey, bu kadar yıllık çiftçiyim. Şimdiye kadar mısır ektim, mısır çıktı. Arpa ektim arpa çıktı. Bu defa yanıldım.. Beyaz ektim, kara çıktı..”

Gelelim İstanbul’a.. Güzelliğinden fazla eleştirisi bol bir şehir.

Tanınmış düşünür “Sibellus” der ki:

“Eleştirmecilerin söylediklerine kulak asmayın. Şimdiye kadar hiçbirinin heykeli dikilmemiştir.”

<