GÖNÜL GÖZÜ İLE GÖRMEK.
İnancı olmayanların sorunu inkârcılıktır; imân edenlerin bazılarının sorunu da düşünmemek, tefekkür etmemek, gönül gözü ile görmemektir, dolayısıyla şükretmemektir:
Gönül gözü ile görse, ana rahmindeki bir bebeğe veya bir yumurta içindeki kuş yavrusuna can veren; bütün organlarını onun yaşayışına uygun bir şekilde inşa eden; her türün vücut organlarını ve yeteneklerini onun özel yaşantısına göre düzenleyen; görme, işitme, kendisine has lisanla konuşma, uçma, yüzme yeteneği veren Cenab-ı Allah’ın kudret, ilim ve hikmetinin sonsuzluğunu, kuşatıcılığını görecektir! Ve sarsılmaz bir imânla şükredecektir! Cenab-ı Allah; yukarıda kısmen bahsettiğimiz ve doğadaki-yerdeki-gökteki-sudaki-havadaki ve bizzat insanın bünyesindeki mucizeleri, delilleri görmeyen, duymayan, anlamayanları “gafil” olarak nitelemektedir: “Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını Cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.”( A’râf, 7/179)
Ve en önemlisi de insanoğlu, her gün hemcinslerinin akın akın ölüp uhrevî hayata göçüp gittiğini; hiçbir yaşta üzerine kondurmasa da er veya geç bir gün sıranın kendisine de geleceğini biliyor, buna ister istemez inanıyor!
Dünya üzerinde hayat var olduğundan beri hiç kesintisiz şekilde sürüp giden bu rahmet hakikatinin nereden kaynaklandığını, her canlının rızkının düzenli ve sürekli şekilde veriliş zincirinin kim tarafından ayarlanıp, denge içinde sürdürüldüğünü düşünmemiz, bulmamız, idrak etmemiz ve O Yüce İlâh’a iman etmemiz gerekir.
Kur’anı Kerim; akla, akıl etmeye, ibret almaya, düşünüp tefekkür etmeye çok değer vermektedir.
Cenab-ı Allah, Kur’anı kerimde 47 ayette, olayları, doğal oluşumları, gelişmeleri, davranışları, mucizeleri anlattıktan sonra çarpıcı bir şekilde sorular sorup insanoğlunu sarsmaktadır! Hatta bazı ayetlerde söz tutmadığı için insanı ağır şekilde azarlamaktadır:
-“…Yaptığınızın çirkinliğini anlamıyor musunuz?”(Bakara,2/44)
-“…Halâ aklınızı kullanmıyor musunuz?”( Kasas,28/60)
-“…Halâ düşünüp ibret almayacak mısınız?”(Câsiye,45/23)
Şu halde, bu ayetlerin gereği olarak İnsanoğlunun Allah Tealâ’nın verdiği akıl ile düşünmesi, tefekkür etmesi gerekir.
ŞÜKRET !
Nefis, karanlıktan şikâyet eder,
Daim eleştirme, bir mum da sen yak!
Işık gelir gelmez karanlık gider!
Şükretmek için şu yoksullara bak!
Güzel varsa çirkine kimse bakmaz,
Sular-seller yukarı doğru akmaz,
Kâmil insan halkın gören gözüdür,
Âşık olmayan yüreğini yakmaz!
OYTAN, cihan güzellik-aşkla dolu,
Marifet, takip etmek doğru yolu,
Râb rızasın almanın anahtarı:
Yoksula verebilmek aziz malı!