RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Görüneni tasvir etmek

Bir yazarımız yukarıdaki başlıkla bir yazı yazmış. Ama öyle bir cümle ile başlamış ki, tam da insanımızın beyin fotografını çıkarmış farkında olmadan. Tabi en önce kendi beyin fotografını da sergilemiş.

‘Bizim edebiyatımızda örneklerine oldukça az rastlanan doğa tarihi Batı’da kendine özgü bir edebiyat türüdür.’ BU cümleyi söyledikten sonra bir takım Batılı ismi zikrediyor ve onlara mal ederek bazı olayları anlatıyor. Tam bir aşağılık duygusu  gösterisi.

Bilhassa edebiyatımızda deyince Türk edebiyatından ne kadar habersiz olduğunu da ortaya koymuş oluyor. Mesele şudur: Yazarımız önünde hazır bir ansiklopedi görmüş, oradan aktarmalarda bulunmuş. Yoksa o adını andığı Batılı kişileri de incelemiş, eserlerini okumuş değil. Türk edebiyatını ise zaten hiç bilmiyor. Ah bu aşağılık duygusu nasıl da ruhlara hançer gibi saplanmış.

Xxxx

 

‘Keşifler  ve icatlar, doğada yapılan basit gözlemler sonucu ortaya çıkar. Bunları edebi cümlelerle,  bazen nesir bazen şiirlerle yazılır. Edebi cümlelerle  görüneni   tasvir etmek, betimlemek yeterli’ diyor yazarımız.

Şimdi böyle deyince Türk edebiyatındaki kalem sahipleri görüneni tasvir etmemişler gibi bir hüküm çıkıyor ortaya. Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Necip Fazıl, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Muazzez Tahsin Berkant, ve daha yüzlerce edebiyatçı görüneni tasvir etmemişler. Ya hu insan batıya hayran olabilir, batıyı çok da incelemiş, okumuş olabilir. Ama Türk edebiyatında oldukça az rastlanan diyerek yuvarlanan, hiçbir yazardan bir örnekleme yapmadan silkip atılmaz.

 

Xxxx

Şimdi bakınız demir madenini ilk işleyen Hazreti  Davud’tur. Bundan örnek alınarak diğer madenler de işlenebilmiştir. İlk terzi  ise İdris Peygamberdir. İnsanların giyinmesinin mucidi de Hazret i İdris’tir. Gemi yapan ilk usta ise Nuh Peygamberdir. Musiki ile hasta tedavi etmeye başlayan da Farabi ve İbni Sina’dır. Matematik, Aritmetik, sayı ilminin kurucusu da Cabir’dir. Otomatik alet yapımının ilk ustası da Ebul İz’dir. Bütün bu insanlar hayal etmişler, ya da vahiy almışlar. Düşünmüşler, hayal etmişler, dilemişler. Allah da onlara nasip etmiş. Her şeyi Batılılar hayal etmiş de, görüneni  tasvir etmişler de icatlar öyle meydana gelmiş demek Batı sömürmesi karşısında itirazsız sömürülmeyi kabul etmek ve bundan memnun olmaktır.

Artık insanlarımızın bir meseleyi fark etmeleri gerekmektedir. Batı bir zamanlar millete hedef gösterilmiş olabilir. O zaman için bu fikir de doğru da olabilir, insanlara doğru gibi gözükmüş de olabilir. Ama bugün için bu yanlıştır. İnsanımız bu düşünceyle kimliğini, kişiliğini kaybetmiş durumdadır.

Xxxx

Bizim bir medeniyetimiz var. Hakikat medeniyeti. Hakikat medeniyetinin ve onun içinde yer alan Hilal medeniyetinin  iki  ana  umdesi  var. Allah’ın adını yüceltmek  ve yeryüzüne  adaleti  yaymak. Batının ana umdesi güç ve maddedir. Bizim medeniyetimizin asla değer vermediği güç ve madde. Bizim için hakikat hem güçtür, hem var olma sebebidir.

Şimdi bu iki medeniyeti yarıştırmak alışkanlığını bırakmak gerek. Çünki bu iki medeniyeti yarıştırmak, arı ile karıncayı yarıştırmak gibidir. El topu oynayanlarla ayak topu oynayanları yarıştırmak gibi abes ve anlamsızdır.

Üstelik kurallarını batının koyduğu bir yarışa girmenin anlamı da yoktur. Batı kendi içinde bir değerler bütünüdür ve değerlidir. Bizim medeniyetimiz de kendi içinde bir değerler manzumesidir ve çok değerlidir. Bu iki medeniyeti yarıştırdığınızda biri hep galip, öteki de hep mağlup olacaktır. Ünki kuralları onlar koyuyor.

<