GÜLDÜRME BENİ ŞARKILARI..
Gönüllerimizde ölümsüzleştiğini kabul ettiğimiz şarkıları, türküleri unutabilir miyiz? Ne sesler geldi geçti yaşamımızdan.. Hepsi de, unutulamaz şarkılarıyla, gönüllerimizin tahtına oturdular. Hangi birini sayalım:
“Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış’tan..” şarkısının bülbül sesli Münir Nurettin’ini az mı alkışladık.. Hele, eski bir İstanbul Beyefendisi olan Necmi Rıza’nın gönül tellerimize dokunan “Ada Sahilleri..” şarkısıyla büyüyenlerin, hiçbir vakit Ada sevdaları tükenmedi.. Bahar gelince Adalarımızın görünümüne doyum olmaz.. o zamanlar, adalarda yeşeren aşklar kalıcı olurdu.. Şarkıdaki, “Nerde o mis gibi leylaklar?.” Sözünün devamına takılan, tutkulu aşklar her dem taze kalırdı.
Zaman mı bizi eskitti, yoksa biz mi zamanı?”
Bayatlamayan şarkılarımız, türkülerimiz yüreklerimizde yer etti ama, geçen zaman içinde mantığımız, bizleri hangi doğru sonuçlara kavuşturdu?
Çok karışık bir mantık kavramının şaşırtıcı eylemlerine tanık bir çağı yaşıyoruz. Her şey bilgisayarların rotasında.
Acaba, diyoruz. Aristo mantığının pabucu dama mı atıldı?
Yeni buluşları, Aristoteles (Aristo) mantığının bilimsel yönünü değiştirdi. Pozitif ilimler; Aristo tezinin yetersiz kaldığı görüşünde...
Diyalektik anlayışın temelindeki üçlü düşünce tezi, bilgisayar devrimi ile altüstü oldu gibi bir şey.. Çünkü, Aristo mantığında “tez ve antitez”in karışımından oluşan “sentez” olgusu, yöntemler yönünden yetersiz kaldı.
Çağımızda bilgisayar tekniği, diyalektik mantık üzerine kurulmuştur.
Aristo’nun düz mantığı araştırıldığında, doğru sonuç üzerinde kuşkular ortaya çıkar. Örneğin, Evren sabit değildir. Herşey hareket halindedir.
Aristo tezleri geceye göre endekslidir. Oysa, algılayabildiğimiz bütün renkleri; maddelerin üzerine yansıyan “Foton” sayısının azlığı ve çokluğuyla seçebilmekteyiz. Bilgisayarlar bunun delili olmaktadır.
Bilimsel düşüncenin formları üzerinde, yeni yeni sistemleri uygulayan bir çağdayız.
Kavramsal ve rasyonel düşünme ile artık “var olan” şeyler tanımlanabiliyor. Aristo’nun “Kuşlar uçar.. Tavuk kuştur.. O halde tavukta uçar” mantığını hangi dilime oturtabiliriz?
İslam filozoflarından Abdüllatif Bağdâdi, tarihimizde çeşitli türden kuşkucu tezlerle, doğru sonuçlara ulaşmıştır. Bu nedenle İslam felsefesinde güçlü tenkit yeteneğine sahip olmuştur.
Hitabet san’atı, karşısındakini mantık kavramlarıyla ikna etme yeteneğidir. Mantık, bilimsel araştırmanın doğru sonuçlarını öğretirse, hitabetler aldatıcı, yanıltıcı olmaz.
Şimdi, işin esasına dokunalım: Eski şarkıların duygusal zenginliğinden bahsetmiştik. Günümüzde, modern müziğin ritim ve diyalektik mantıkla yüklü içerikleriyle içimiz, dışımız aynı anda oynuyor..
Kimse, Türkiye’nin çağın gerisine takıldığını düşünmesin..
“Vur patlasın, çal oynasın..” gidiyoruz.
Savaşta, kahramanlık türküleriyle şahlanmasını bildiğimiz kadar, barış sürecinde de, “Marş” adımlarına hazırlıklı bir milletiz..
AKLINIZDA BULUNSUN: “Hatalar, saman çöpleri gibi suyun yüzünde giderler.” (Dryden)