Gümüş mü, altın mı?
Çok güzel atasözlerimiz var...
İşte bir tane daha:
“Söz gümüşse, sükut altındır!”
Çok güzel bir söz...
Yine kendini kanıtlamış bir cümle...
Konuşmak iyidir, takip etmek ise finaldir...
Açığa çıkanları sürekli desteklemezsen, söz de unutulur, söyleyen de...
O zaman da söylendiğiyle kalır...
Ve unutulur gider!
***
Herkesin malumu Sedat Peker kaçtıktan sonra, intikam peşinde koştu... Kimilerine göre önemli açıklamalarda bulundu ve gündem oldu...
Suçladığı kişiler, cılız yanıtlarla kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştı...
Sonuç, ilk günkü videolu açıklamaları izlenme rekorları kırarken, şimdilerde attığı mesajlar, çok da dikkate alınmaz oldu...
Suçladığı kişiler de sükutu seçince, takip edilmez oldu...
“Yarın sabah açıklama yapacağım” dediğinde, neredeyse milyonlar sabahı zor yaptı...
Ne olduysa oldu, yaşadığı Birleşik Arap Emirlikleri’nden video atamaz hale getirildi...
Cılız mesajlarını da sık sık sürdüremedi, hatta 10, 15 gün arayla tweet atar hale geldi...
Kamuoyunun gözünden ve hafızasından silinmeye başladı...
***
Hatırlayalım!
Sedat Peker ilk videolarında açıkladıklarıyla, önce sözde gazeteci Hadi ve Süleyman Özışık kardeşleri sildi attı...
Sonra Sezgin Baran Korkmaz denen kara para elemanını gündeme taşıdı... Bir zamanların çok popüler, sonradan olma gazetecisi Veyis Ateş’i aniden buharlaştırdı!
Gazetecilerin kirli işleri mesleğimizi karalamakla kalmadı, 4. kuvvetin nasıl parayla satın alındığı gözler önünde sergilendi.
Gelelim Sezgin Baran Korkmaz’a...
Yurtdışından olaylara ortak olmaya çalışırken, hooop kafeslendi, ABD sayesinde...
Bizim iade talebimiz kabul edildi ama, bize mi, ABD’ye mi iade edilecek, kesinleşmedi...
Kısaca, Sezgin Baran Korkmaz da gündemden hızla düştü...
Tıpkı Reza Zarrab gibi...
***
Bir atımlık barutlarını, bulundukları ortamları iyi kullanamayanlar, mutlaka unutulurlar...
Çünkü, toplum sıcak gündemle meşgul olur...
İyi güzel de, sıcak günden ne?
Geçim zorluğu...
Sebze, meyve fiyatları...
Süt, peynir fiyatları...
Yağ, yumurta, et fiyatları...
Bunlar zorunlu giderler...
Dahası var!
Kira, ulaşım, giyim, ısınma, elektrik, su, internet, telefon gibi...
O yüzden karanlıkta, soğukta oturabiliriz, taşıma suyla ayakta kalabiliriz, ev sahibini dikkate almayız, yeter ki yiyeceğimiz olsun yeter!
Nereye kadar?
Bizleri düşünenler çıkana kadar!
Siyasi atmosfer, koltuk kavgasını renklendirirken, yapılan açıklamalar, ifşaatlar unutturulurken, vatandaş yaşamla mücadele ederken, gündem de önemli olmuyor artık!..
***
Son cümlelerim de, şöyle olsun!
Gazetecilikte “fikri takip” olmazsa, olaylar unutulursa, meslek de yapılmıyor demektir!
Her halde, ömrünün 50 yılını bu mesleğe veren bir kişi olarak ben de havanda su dövüyorum...
Gümüşü mü seçersiniz, altını mı?
Elbette herkes altını seçer, ama ben gümüşçüyüm arkadaşlar!..