GÜNAYDIN
Pencereyi açtığımda sabahı kaçırdığımı güneşin de hayli yükseldiğini gördüm.
Kız kulesinden sökün eden martılar ağızlarında küçük pamuklu şekerlerle Karacaahmet'e doğru kanat çırptılar.
Derin bir nefes aldım, ciğerlerimi temiz hava ile doldurdum. Yüce Yaradan’a bu serinliği lütfettiği için şükrettim.
Gördüm ki bahçede erik , badem, nar çiçeklerinin güne günaydın dediklerini şu kulaklarımla duydum. Bana dallarıyla gülümsediler. Ben de onlara günaydın deyip sokağa indim.
Sokakımızda görevli gövdece gelişmiş , zekaca durmuş çöpçü arkadaşın karşı apartmanın giriş merdivenlerinde oturduğunu, cep telefonuyla bir yerlere bazı mesajlar yazıp gülümseten mesajlar aldığını gördüm.
Bu ayı yavrusunun -bir kısım hayvan severimizin kullandığı bir tabirdir bu- bu suratı alı al moru mor yanan şahsın kedilerimize karşı disiplinli olduğunu dünya alem bilir. İnce cildinin altındaki kılcal damarlardaki oksijen biraz daha zorlasa damarlardan kan gelir..
Cep telefonuyla meşgul olduğundan dalgınlığını fırsat bilip elimdeki çöp poşetini aceleyle yasak noktaya koydum. Sonra dönüp ona, “günaydın" dedim.
Buram buram terleyen , sık sık sıfır numara tıraşlı kafasını mendille silip kiloluk kolayı kafasına dikerken beni gördü, ciddiyetle gözüme bakarak ;“ Abi, aşağıda birine araba çarptı. Belediyeyi aradım ama gelmediler" dedi.
Gözüne bakınca; şaka yaptım abi, adam değil kediydi ölen. Araba çarpmıştı.Belediye gelip hemen kaldırdı,dedi.
Şişenin dibinde kalan kolayı da kafasına dikti. Boş şişeyi kovasına attı. Kocaman faraşını tekerlekli bidonun içine koyup aşağı doğru yürüdü. Ben de ardı sıra yürüdüm.
Bir miktar yürüyüşten sonra sağdaki sokağa döndüm.
Önümde zayıf yapılı bir ev hanımı yürüyordu. Saçı ne uzun ne kısaydı. Rengi ne sarı ne karaydı. Yüzü ise ifadesizdi. Tam bir ev hanımıydı. Alelacele sırtına geçirdiği mantosu incecik ve ütüsüzdü.
Tırmanırken bayanı geçtim. Yolun sonunda güleç yüzlü bir adam köpeğini gezdiriyordu. Bir köpeğe baktım , bir de adama hafif bir tebessümle adama" günaydın" dedim. Adam günaydın diye karşılık verdi. Arkamdaki ev hanımına , “Tanıyor musun”,dedi kısık bir sesle. Kadın ise “ Tanımıyorum ama iyi bir adama benziyor" dedi.
Kısacık bir istişare sonunda her ikisi de , iyi bir adam olduğumda ittifak ettiler.
Ben de gönül rahatlığıyla kendilerine günaydın diyebileceğim başka köpeklilere rastlamak umuduyla markete, Harem’ e doğru yürüyüşe geçtim...