Güven mi, güvenmek mi?
Başlıktaki cümlede geçen iki kelime bibirine çok benziyor değil mi?
“Güven” ve “güvenmek”...
“Güven”, insandan çok, topluluğa, ülkelere, kitlesel bir varlığa, yönetim sistemine itimat etmektir.
“Güvenmek” ise, kişiye, bir canlıya karşı duyulan itimat hissiyatıdır.
Bunlar benim açıklamam ve görüşüm.
Türk Dil Kurumu (TDK), “güven” kelimesini şöyle tanımlıyor:
“Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat”
TDK’ya göre, “güvenmek”in karşılığı şöyle:
“Güven duymak, güveni olmak, itimat etmek”
Kısacası, şirketlere, devletlere, markalara ve benzeri olgulara “güven” duyulur.
“Güvenmek” ise, arkadaşa, eşe dosta, kişiye ve yakınlara duyulan bir hissiyattır!
***
Benim işin içinden çıkamadığım konu şu:
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, göreve getirdiği insanlarla önceden görüşüp, fikrini düşüncesini aktar mıyor ?
Ayrıca, Sayın Erdoğan’ın her defasında kamuoyuna açıkladığı “faiz”e bakış açısına rağmen, “Ben gereğini yaparım” mı deniliyor?
Devletimizi her yönüyle yöneten ve elini sürekli taşın altında tutan Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, toplumun bildiği görüşü konusunda aksi düşünce de olsa kişiyi mi önemli bir konuma atıyor?
Böyle olduğuna kimse inanır mı, bilmiyorum!
Eğer öyleyse, yönetimde çift hatta çok başlılık vardır demektir!
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”, doğal olarak kararı bir kişinin verdiği yönetim sistemidir.
Aldığı kararlar elbette Sayın Erdoğan’ın takdiridir.
Öyle de olmalıdır, olağan karşılanmalıdır.
Sayın Erdoğan’ın düşüncelerini ya da fikrini kendi alanında göz ardı eden kişi, elbette bulunduğu konumda kalamaz, kalmamalı da!
Eğer böyle olursa, eskilerin deyimiyle, “davul ile tokmak”ı akla getirir!
***
Son Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınması düşünülse de beklenmiyordu...
Ben, Sayın Ağbal’ın uygulamaları konusunda fikir yürütemem, çünkü tüm ekonomik verilere sahip değilim.
Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin ortadan kaldırılması için, özellikle dış yatırımcılara “güven” vermek gerekiyor.
Halkımız yüzde 50’nin üzerinde verdiği oyla, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı bu yüce göreve taşımıştır.
İçerde halkımızın güvenmesi ne kadar önemliyse, ekonomik göstergelerimizi düzetmek için dış yatırımcıların “güven” duyması en az o kadar önemlidir.
***
Şimdi soruyorum!
Merkez Bankası gibi ülkemizin “para politikaları”nı yöneten bir kişinin faiz açıklamasından 2 gün sonra, gece yarısı görevden alınması, nasıl yorumlanır?
Açıklamalara göre, dış kaynaklar “şok” yaşarken, ülkemizin saygın ekonomistleri, konunun uzmanları, “şaşırmadık” diyor!
Ben bugün döviz kurlarında yaşanacakları çok merak ediyorum.
Faiz konusunda hemen bir değişiklik yapılırsa şaşırırım!
Ülkemizin dar boğazı aşacağına inanıyorum.
Nedeni de bu ülkenin insanlarına çok, ama çok güveniyorum!
Yeter ki, kararlı olalım, doğru kararlar alalım!
84 milyonu düşünelim!