Halkı düşünen yok mu?
Beddua etmeyeceğim, ama Allah bildiği gibi yapsın...
Bu ülkeyi ve halklarını 2 siyasi gruba ayıranları...
Ülkemizin “iktidar” ve “muhalefet” diye ikiye bölündüğü, geçen hafta yaşanan yoğun kar yağışıyla bir kez daha gözler önüne serildi...
Halkımızı kimse düşünmüyor!
Öncelikle İstanbul ve Ankara yoğun kar yağışıyla neredeyse esir düştü...
Yoğun kar yağışı nedeniyle ülkemizin kara ve hava yolları geçit vermedi...
Bizi yönetenler ne yaptı?
Bu durumu nasıl muhalefete, iktidara yıkarız mücadelesi verdiler!
35 milyar Euro’luk gururumuz (!) İstanbul Havaalanı’mız ulaşılamaz köy oldu!
İnsanlar arabalarını yollarda bırakarak, evlerine bir şekilde ulaşmaya çalıştı...
Muhterem 2 bakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla esir düşen İstanbul’umuza ulaşmak için yoğun çaba sarf etti...
Anlamak mümkün mü?
Ulaştırma ve İçişleri Bakanlarımız, görevlerini bilmiyor mu?
Talimat almadan hiçbir görevlerini yerine getiremiyorlar mı?
Bu arada, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ülkemiz ulaşımının kilitlendiği karlı günlerde, bir türlü randevu alamadığı Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, “Gel görüşelim” deseydi, olumsuz ortama rağmen Ankara’ya gidebilecek miydi?
Bence onca imkanları olan bakanların bile Ankara’dan İstanbul’a güç bela gittiği koşullarda, İmamoğlu’nun Ankara’ya ulaşması olanaksızdı...
Ama, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız İmamoğlu ne yaptı?
Efendim günler önce randevulaştığı İngiltere Büyükelçisi’yle balık yedi!
Bir saat de olsa, böyle bir eylem tepki gördü...
Bence, bu tutumu İstanbulluların İmamoğlu’na bakışını mutlaka etkiledi...
Çünkü, “iki eli kanda olsa” diye bir deyim vardır!
İmamoğlu, İstanbul’a gelen bakanlarla, İstanbul Valisi ve kaymakamlarla, tüm ilçe belediye başkanlarıyla, mahalle muhtarlarıyla, konunun uzmanlarıyla bir toplantı düzenleseydi ve gelen gelmeyenlere rağmen toplantıyı yapıp çözüm yollarını birlikte arasaydılar, nasıl olurdu?
Manda sütünden yapılmış kaymaklı ekmek kadayıfı olurdu!
Gelmeyenler halkımızın gözünde puan kaybeder, katılanlar yücelirdi...
Ben hatta, bu toplantıyı Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın yapmasını isterdim...
Hem de canlı TV yayınıyla...
Samimi bir ortamda, anlayışlı konuşmalarla...
Nerede?..
“Tencere dibin kara, benimki senden kara” misali...
***
Biraz da gülelim isterim...
Karlı günlerde, “muhalefet” ile “iktidar”ın çalışmalarını izledim...
Brek... Brek... “İmamoğlu, bacak bacak üstüne atarak sıcak ortamın keyfini sürüyor, efendim!”
Brek... Brek... “İmamoğlu, balıkçıda keyifli keyifli, aç halkımıza rağmen yemek yiyiyor, efendim!”
Brek... Brek... “İmamoğlu’nun her dakikasını, her eylemini, işinin başında olmadığı anları görüntüleyip bildirin!”
Brek... Brek... “Anlaşıldı efendim!”
Muhalefet medyası:
“Bakanlar, Bolu’dan döndü, uçakla Atatürk (Yeşilköy) Havaalanı’na indi...”
“İstanbul’un ana arterleri açık, AKP’li ilçe belediyeler ara sokakları temizlemiyor!”
“Karayollarına ait yolların hepsi kardan kilitlendi!”
“Övündükleri İstanbul Havaalanı’nda 300 yolcu uçakta 10 saat mahsur kaldı!”
Yazdıklarım yalan mı?
Karlı güzel İstanbul manzaraları bile bu söylemlerle karabuluta döndü!
Adeta, iktidar yanlılarıyla, muhalefet yanlıkları, “ben daha uzağa işiyorum” dedi!
Yani sidik yarışı yaptılar!
Yazık, yazık!..
Yeter artık birlikte olun da bu halkın çile çekmesini önleyin!
***
Beyler... Beyler...
Bu halk, sizleri affetmeyecek!
Karlı günlerde top yekûn verdiğiniz imtihandan sınıfta kaldınız!
Sizin derdiniz, nasıl olurda rakiplerimizi karalayıp, puan kaparız mı?
Millet perişan, siz çıkar peşindesiniz!
Yazıklar olsun hepinize!
Halkı düşünün ki, halk da sizi beyninde olumlu taşısın!
Hiç olmazsa, kötü günlerde didişmeyin!
Allah, ülkemizi özellikle de, İstanbul’umuzu korusun...
Ya bir 7 üstü bir deprem olsa, İstanbul’un, İstanbulluların hali nicedir!
Siz yine, oy uğruna karalama, suçlama mı yapacaksınız?
Boşuna dememişler:
“Ağlarsa ana ağlar, gayrısı yalan ağlar!”
“Siyasiler oy peşinde, halk can derdinde!”
Zor günlerde, yalancıktan olsa bile güzel yüzünüzü gösteremediniz!
Batsın sizin, koltuk sevdalarınız!