Osman Güvenir

Osman Güvenir

HARİD FEDAî'NİN ARDINDAN

Çok değerli dostum, edebiyat ve araştırmanın duayeni, şair Harid Fedaî’yi maalesef
kaybettik. 87 yaşında hayata veda eden Harid Bey, birkaç yıl önce eşini kaybettikten sonra
adeta hayattan kopmuştu.
Gerçekte bugüne kadar yaşamışsa, hep o edebiyat dünyasının satır aralarında bir
umutla hayatta kalabilmiştir.
Ne kadar sevgi ve heyecan dolu bir insandı Harid Fedaî. Bizden oldukça büyük olan
Harid Fedaî’yi oldum olası, edebiyat şiir ve romancılığım ve de öykücülüğüm sürecinde hep
onunla yaşadım diyebilirim. Bizlerin ortaokul çağlarında onun şiir ve araştırma yazılarını hep
okurduk. Sanat dergilerinde de şiir ve yazıları çıkardı.
Şayet bana sorarsanız “Harid Bey gibi araştırmacı insan bu dünyaya geldi mi?” diye,
ben de size “Kesinlikle onun gibisi gelmedi ve gelmeyecek” derim.
Edebiyat dünyası bir değerini kaybetti. O değer ki, arkasında bıraktığı kitaplar, hep
gelecek nesillere, edebiyatçılara ve daha da ileri nesillere birer anahtar olacaktır.
Gerçekte araştırmacılığının en önemlileri, hep eski Türkçe ve Arapça kaynaklı kültürel
çalışmalara yönelikti. Zaman zaman kendisi ile buluştuğumuzda hep bana yeni çıkacak
kitabımı sorardı. Ben de ona sorardım.
Pek çok defalar onunla postahane kutularının yanında buluşur, ayaküstü edebiyat ve
araştırmalar üzerine sohbetler yapardık. O sohbetlerimizde hep bana övgüler yağdırır, “Seni
çok takdir ediyorum, üretken olduğun ve çok önemli geçmişe parmak bastığın için” derdi.
Onunla en son Prof. Dr. Oğuz Karakartal’ın evinde buluşmuştuk. Omuzları ve
avurtları hayli çökmüştü. Belli ki yılların ağır yükü ve izleri vardı bedeninde. O yorgun
haliyle bile araştırmaları için çırpınır dururdu.
O gün kendisine “Dr. Fazıl Küçük’le Geçen Günlerim” adlı eserimi sunmuş ve çok da
mutlu olmuştu.
“Müthiş bir çalışma” demişti.
Ondan sonra galiba hiç karşılaşmadık. Hatırlayamıyorum nedense. O kitabımın imza
gününde var mıydı, yok muydu bilemiyorum. Galiba vardı.
Zaten nerde bir kitap tanıtılacak ve piyasaya sürülecek olsa, hemen soluğu orada
alırdı. O kadar okuma, o kadar araştırma ve üretme hastasıydı.
Şimdi düşünüyorum... Onun bu yaşa kadar gelmesinde o çalışmalarının çok büyük
rolü vardı. Hani İngiliz’in dediği gibi “Occupational therpy” dediği “Meşguliyet terapisi” idi
yani.
Onun ölümü üzerine kitaplığımda bir kitap alıyorum şu anda elime. O kitabın ismi,
“HARİD FEDAÎ ARMAĞANI-İnce bir adamın uzun hikayesi”dir. Kitap Rize’de “Recep Tayyip
Erdoğan Üniversitesi’nin” 2’nci yayını olarak piyasaya çıkmıştı.
Kitap tamı tamına 462 sayfadır. Resimlerle beslenerek onun hayatını anlatıyor.
Onun sanat dünyası ve üretkenliği irdeleniyor. O kitabın yayın hayatına girmesinde Prof.
Dr. Oğuz Karakartal’ın çok büyük rolü olmuştu. O kitapta, çok değerli dostum Karakartal,
benim de öykücülüğümü bilimsel bir analiz olarak anlatmıştır.
Ben diyorum ki, “İyi ki onun hayatı kitaplaşmış...”
O kadar kaliteli bir baskı ile onu sevenlerin ve sanata düşkün insanların imzasına
açılmıştı o kitap. Anımsadığım kadarı ile imza gününü de UKÜ’de yapmıştık.

2
Ne yazık o yüce çınar artık yok..
Onu Lefkoşa sokaklarında pörsümüş pardesüsü içinde, başındaki kepi ile hep
arayacak ve onun anıları ile var olacağız.
Gideceğin yolun ne olduğunu bilmiyorum, Allah’ın katında. Herhalde diyorum...
Herhalde Harid Fedai ağabeyimizin yolu, arkada bıraktıkları ve kristal gibi yüreği ile çok açık
ve nurlu olacaktır.
Yolun açık olsun güzel adam. Yolun açık olsun “İnce adam...”
Umarım gelecek nesiller onun ürettiklerini kendi dağarcığına doldurup, sanat
hayatlarına renk ve bilgi katarlar.
Başka ne diyebilirim ki Harid Fedai için? Onun için sayfalarca yazı yazabilirim. Belki
kitaplara sığdırmaya çalışırım onu. Ama ona da zaman yetmez. Harid Bey hayatının kışında
göçüp giderken, bizler de sonbahara gelmişiz.
Ve o gidişte onun arkasında kalan sonbahar yapraklarının önümüzde uçuşunu
izleyeceğiz.
Allah’tan ona gani gani rahmet, yaslı ailesine başsağlığı dilerim.
Bütün sanat dünyasının başı sağ olsun!...

<