HASTANE KAPILARINDA
Bir üniversite hastanesine gittim. Devasa binaları, içinde yüzlerce doktoru ve hastabakıcılarıyla, hastaları, refakatçileri, ziyaretçileriyle dolu hastaneye gittim.
Belli başlı bir güvenlik yoklamasına takılmadan asansörle yukarı çıkıp, yakınımın yattığı koğuşun önüne geldim.
Koğuş kapısı şifreli olduğundan arkam sıra gelen kalabalık ile durakaldım.
Ben hastama küncülü kandil simidi almıştım.
Kılık kıyafet inkılabından nasibini almamış Adıyaman, Elazığ, Maraş, Malatya köylerinden gelen milletin efendileri ile kalın kumaşa bürünmüş kefiyeli karıları bohçaladıkları peynir , çökelek ve ikinci sınıf marketten alınan hafif atıştırmalıklarla kapalı kapı önünde, arkam sıra durdular.
Bir müddet bekledikten sonra nasılsa koğuşun şifreli kapısı açılıverdi. Kapıdan önde soluk suratlı bir adam ile arkasında bir grup insan belirdi.
Hamle ettim içeri gireyim ,soluk suratlı mezkur şahıs;
-Noluyor, noluyor? Bu acelen ne? şeklinde şahsımı hedef tutunca ben de ;
-Acelem kapı kapanmadan hastamı görmek için. Sen de kimsin? Sana noluyor, şeklinde mukabelede bulundum. Ensesi kalınlaşmaya doğru, göbeği balkonlaşmaya durmuş otuzbeş kırk yaşlarındaki kaba saba orta yaş yolcusu ;
-Bölümün doktoruyum, dedi öfke ve inlemeyle. Tüm vücudu ve arkasındaki kalabalıkla bana döndü. Sinirlendim ;
-Ben de hasta yakınıyım, dedim.
Erken evlenseydim, bunun yaşında oğlum olurdu. Böyle biri olacağına olmaması daha iyi, diye içimden geçirirken; saygısız herif bölümden içeriye doğru seslendi;
-Güvenlik, güvenlik! Bu adamı içeri almayın, dedi. Bu adam dediği kişi, hak, hukuk üzerine eğitim görmüş biriydi. Pabuç bırakmayıp karşılığını verdim.
Can sıkıcı tartışma teferruatıyla birkaç dakika daha devam ettiyse de ters taraftan kalkan bu insana saygıyı özümseyememiş bu doktor müsvettesini arkamda bırakıp koğuşa girdim.
Bir başınayken pis pis düşünen hastam beni görünce sevinmişti. Yüzünde güller açmıştı. Morali düzelmişti. Söz verdim;
-Bir an önce iyileş, seni köye götüreyim. Şimdi dağlar ıtır bahçesidir, dedim.
Hastam sinirli biriydi. Dediklerine göre, bir az önce kendisiyle ters konuşan doktoru fırçalamıştı.
Hastama, acil şifalar dileyerek vedalaştım.
Başımdan geçen muhteviyatı küçük ama anlamı büyük hadiseyi günlüğüme kaydetmek üzere hafızama aldım. Yoksul halkın parasıyla okuyup doktor olmuş ama adam olamamış ülkemizde bolca rastlanan türünün bir örneğiyle daha karşılaşmıştım.
Bu karşılaşacağım ne ilk ne de son örnek olacaktı.