HAYRET HANIM
Sizler onu ne ismen ne de cismen tanırsınız . Onu sadece ben tanırım.
Ne uzun ne kısa orta boylu; ne zayıf , ne kilolu ; soluk benizli başörtülü genç bir kızdır.
Gerçek adını bilmem. Sormadım da . Onu tarif edecek daha uygun olarak Hayret koydum adını.
Bundan da kendisi dahil kimsenin haberi yok.
Biri bir şeye şaşırıp “ hayret !" dese hemen bu kızı işaret ederim.
Kızcağız bir markette çalışıyor. Eli yüzü düzgün ama eli biraz ağırdır .Olsun , temiz yürekli, sakin, dikkatli, çalışkan biridir. Ciddidir. Diğer genç kızlar gibi olura olmaza gülmez, , kıkırdamaz.
Ben onu her gün dünyaya hayret ederken görürüm.
O sabah sekiz, akşam beş arası , marketin mavi üniforması içinde bir kasada, bir paspasta , bir rafları düzeltmekle meşgul olur.
Samimi bir arkadaşı yoktur. Sigara içmez. Dedikodu yapmaz.
Her yere, herkese, her nesneye, kasadaki rakamlara, sotaya çekilip gizli gizli sigara içen kızlara, oğlanlara bakıp kıkırdayan kızlara, dışarı çıkıca havaya, suya, yağmura, güneşe, buluta, akşam çökünce geceye hayret ile bakar.
Ben ise alacağım bir şey olmasa dahi hayretler içinde yaşayan bu kızcağızı tekrar görmek için giderim. Selamımı almayacağımı bilsem de selam veririm .
Herkes bu dünyaya bir sıfatla gelir, bu hanımefendi de bu dünyaya hayret etmek için gelmiştir.
Hayret hanımın kaşları daima yukarı kalkık gözleri açıktır. Kirpiklerini dahi kırpmaz.
Hayret; yağmur nasıl yağar? Şimşek nasıl çakar? Ağaçlar nasıl çiçek açar?
Hayret Hanım sabah kalkınca elini yüzünü yıkadıktan sonra aynanın karşısına geçer, yüzünü ,saçını tarar. Eşarpını başına geçirir, kaşlarını bir miktar yukarıya doğru çekiştirdikten sonra bir bardak çay, bir-iki dilim ekmek, bir kaç zeytin, bir parça peynirden ibaret kahvaltısını yapar.
Evine hayli uzak olan semtimize dolmuş ile gelir.
Markette yerleri siler süpürür , paspas eder. Camları siler.
Yapacak işi kalmadığı zaman da süpürgenin sapına çenesini dayar yere , dikkatle bir yere bakar. Dalar gider. Kendini ara sıra telli duvaklı gelinlik içinde hayal eder. Başını göğsüne yaslayarak güven içinde gözlerini kapatacağı bir delikanlının hayalini görür. Müstakbel hayal arkadaşının yüzü bir belirir , bir kaybolur.
Hayalleri üst üste çakıştığında silkelenip işine devam eder.
Gün yirmi dört saattir; Hayret Hanım’ın sözleri yazar kasasındaki rakamlardan ibarettir.
Ben adıyla böylesine müsemma olan başka birini görmedim.
Hayret Hanım günün hayhuyu içinde unutulmuş insanlardan biridir.
Yüzde yüz eminim yüreği saf su derecesinde temizdir. Bir tek kötü huyu her şeye, herkese hayret etmesidir. Bunun kimseye zararı yoktur . Zararı kendinedir. Akşama yorgun düşer. Gözleri yorulur.
Hayret Hanım sadece evinde yastığına baş koyduğunda gözleri kapanır.
Sorarsanız; hayret etmek gerekli midir? Bence gereklidir. Haddi aşmamak şartıyla gereklidir. Mevsimler döner durur; yaz olur, kış olur. Çiçekler açar, yapraklar sararır... Hayret olmasaydı, hayatın sırrı nedir sorusunun peşine düşer miydik ?
Hayret etmek sağlıklı bir şeydir. Sırrın başlangıcıdır. Hayret , hayatın ta kendisidir...