Helal gıda safsatası
Helal Gıda Konferansı yapılıyor. İkincisi Nisan 2009’da yapılmış. Bir milletvekili orada konuşmuş. ‘Ben Amerika’dayken diye başladığı konuşmasını ‘orada tüketilmeyen gıda maddeleri, burada tüketiliyor’ demiş. Siyasetçi olduğu için muhakkak çok önemli şeyler söylediği var sayılmıştır.
Purofesör doktor Ali Nihat Eskioğlu da ‘Mideye haram lokma girdi mi rahmet, fazilet kalmaz’ demiş. Bu ismin de İlahiyatçı olduğu açıkça anlaşılıyor.
Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği, kısa adıyla GİMDES) düzenlemiş konferansı ve 12 ülkeden 24 araştırmacı katılmış. Dünya Helal Konseyi varmış ve başkanı da Endonezyalı imiş. Endonezyalı başkan demiş ki, Osmanlı halifelikle dünya Müslümanları arasında birliği sağlıyordu, halifeliği siz alın, biz arkanızdayız. Sonra da 2 milyara yaklaşan dünyadaki Müslüman nüfusun 2 tirilyon doları bulan ticaret hacminden istifade etmenin yollarına işaret ediliyor.
Xxxx
Bir konferans, halifelik, ticaret hedeflerine yönelik olarak gerçekleşmiş. Sonuç olarak ortada bir karmaşa var ve çözüme ulaşılamıyor. Görünmeyen bir mesele daha var . Taklit. İslam aleminin her zaman yapa geldiği taklit. Helal Gıda Sertifikası esasında Avrupa Birliği CE belgesine öykünmeden başka bir şey değil.
Üç mühim mesele var karşımızda. Birileri bizi hilafet meselesine yönlendiriyor. Halifeliğin bizde olmasını teşvik ediyor. Hazır namazlı-niyazlı yönetenler de varken, halifelik, hilafetin tam zamanı denilerek dünya siyasetinde bir el iş kotarmaya çalışıyor.
xxxx
İkinci mesele ticaret. Dünya ticaretinden CE belgesi çok önem kazandı. Nitelikli mal almak isteyen herkesin aradığı bir belge CE belgesi. Kurumsal işbirliğine dahil olan devletler aynı nitelikte mal üretip, pazarlıyor. Sağlama alma nizamı var, denetleme var, şikeayet makamı var. İade imkeanı var. Tazminat fırsatı var.Bir belgenin uluslar arası geçerlik kazanması öyle birkaç konferansla olacak bir durum değil. 2 tirilyon dolarlık bir piyasa görmezden gelinecek gibi değil. Dünyada sermaye durmadan el değiştirir. Çoğu defa siyasetin yumuşak eliyle, bazan da darbelerle. Ama sermaye hep aynı ellerde, hep aynı sınıflarda durmaz. Ülkelerde zengin tabakalar 10 yıl arayla değiştirilir. Zengin tabaka sahip olduğu nitelikleri korumaya çalıştığında muhafazakearlaşır.
Xxxx
Hilafet ticaret tamam da asıl vahim olan taklit. Görüş sahibi olmayanların karşıt görüş diye ortaya koydukları da görüşün aksini söylemekten ibaret kalıyor. Batı dünyası CE belgesi yapıyorsa biz de onları taklit ederek Helal belgesi tesis ederiz deniliyor ama edilemiyor.
Konferansı düzenleyen stk bilim kurulu üyesi Purofesör doktor Mustafa Nutku önemli şeyler söylemiş. ‘Türkiye bilinen kalıbıyla laiktir. Din devleti değildir. Resmi olarak helal alameti basamaz ürünlere. Bu alametlendirme işini stk yapabilir, devlet de denetleyebilir.
Mustafa Nutku’nun söylediklerinin katıldığım bölümü var. Bana göre devlet iş yapma kurumu değildir. Yapılan işleri denetleme kurumudur. Devlet alt yapıyı, fiziki ve hukuki yapıyı hazırlar, icrayı stk’lara bırakır. STK’ların olmadığı yerde devlet kurumlar oluşturur. Yasalar koyar. İşlerin yasalara uygun yapılıp- yapılmadığını denetler. Yapılmaması durumunda yaptırım uygular. Devlet denetlemeyi kurumsallaştırmadıkça güçlü devlet olmayı gerçekleştiremez.
Xxxx
Yaşananlar, tecrübeler, birikimler denetlemenin yapılamadığını anlatıyor. Denetleme adeta keağıt üzerinde gerçekleşiyor ama gerçeklik dünyasında asla yerine getirilmiyor. Devlet iyi niyetle teşvikler veriyor ama denetleyemiyor. Bu yüzden her teşvik hırsız üretiyor. STK’ları yasalar dışında devlete bağlarsa yönetim, stk denilen şey fukara çeşmesine dönüşür.
Helal gıda sertifikası, sertifika sözüyle bile taklittir. Taklit ile bir yere varılamaz. Özgün düşünce ve özgün üretim gerekiyor. Taklitler aslın yerini tutamaz.