ZAFER BENGİ

ZAFER BENGİ

"Helâlleşeceğiz" demek...

Helâlleşmek...

Anladığım kadarıyla ne anlama geldiği pek bilinmiyor...

Çünkü, “helâlleşmek”, aklı başında insanlar arasında gerçekleşen bir ritüeldir!

Ancak, bir kişi, hakkını yediği kişiden helâllik ister!

İsterse de, hakkı yenen kişi, yenen hakkını “helâlleşmek”le helâl eder, edebilir!

Medeni hukukun olduğu yerde, kurumlar, kuruluşlar, hatta bu kuruluşların başında olanlar “helâllik” isteyemez...

Ancak, hukuku devreye sokarak, gereğini yapar!

Yani, kurumlar, kuruluşlar, devletler, hükümetler, hukuk önünde hesaplaşarak, borcunu eda eder, ya da alacağını alır!

Helâlleşeceğiz” demek kolaydır, ama karşı taraf hakkını helâl etmiyorsa, yapacağınız tek bir şey var, o da bağımsız hukuku devreye alarak, suçlu varsa, kim olursa olsun suçluyu cezalandırmak gerekir!

Biz insanoğlu, Allah’tan bile ancak “af” dileyebiliriz...

Allah’tan bile “helâllik” isteyemeyiz...

Helâlleşmek, kullar arası bir ritüel olduğunu sakın unutmayalım...

Bu nedenle, bizi yönetenler, kurumlar, kuruluşlar ya da onların yöneticileri hukuk dışında bir işlem yapamaz, yapmamalı da...

***

Peki, diyeceksiniz ki, “Kılıçdaroğlu, helâlleşeceğiz” neden dedi?

Önce hemen şunu ifade edeyim...

İktidara yakın olduğunu düşünen bir siyasi liderin, “helâlleşeceğiz” demesi çok önemli bir ifade...

Ama, bana göre doğru bir ifade değil...

Devletimizle, halkımızı bağımsız yargı yoluyla, hesaplaştıracağız!” deseydi çok daha iyi olurdu!

Bu söylem, hem yönetim tarzımıza, hem de dini ritüellere daha uygun düşerdi!

İktidara yakın olduğunu görenler, genellikle “beyaz sayfa açacağız” der!

Beyaz sayfa açmak”, geçmişi irdelemeden, geleceğe bakmak demektir!

Eğer, geçmişten ders çıkarmazsanız, aynı hataları tekrarlamanız olasıdır!

Yani, “Beyaz Sayfa” ile bu iş olmaz!

Bağımsız yargıyı oluşturmak, gerekli imkânları tanıyarak, tüm suçluları gereği gibi cezalandırmak gerekir!

Aksi takdirde, devleti oluşturan bu halkın, ülkesine güveni kalmaz!

Adaleti, devletin kurumları sağlar...

Adaleti kişiler (yönetenler) sağlayamaz!

Yönetenler, sadece adaletin önünü açar...

Yani, ülkeyi yönetenler, adaletin önündeki engelleri, çomak sokanları bertaraf eder!

Bizi yönetenler, herkesin eşit ve adil yönetilmesini sağlamakla mükelleftir!

Çıkarcı, ayrımcı, bölücü, kışkırtıcı olanlar, ülkeyi peşkeş çekenler, “af” bile dileyemez...

Sadece, adil bir yargı önünde hesap verirler...

Kararı da, halkı adına bağımsız, bağlantısız yargı verir...

Sonuçlarına eleştirsek de, katlanmak gerekir!

Ülkeler, halkları için vardır!

Ülkeler, halkının tüm haklarını iyileştirmek ve korumak için vardır!

Ülkeler, adaleti tam anlamıyla tesis etmek için vardır!

O zaman, devlet “devlet”liğinin gereğini yapmış olur!

Bizler de, devletimizden bunu bekliyoruz...

Helâlleşmek neyimize...

Bu halkın, hakkını yiyen gelmiş geçmiş, gelecek tüm yöneticilere de hakkını helâl edeceğine inanmıyorum...

Bireysel haklar, her zaman helâl edilebilir!

Tek kişiden helâllik alınabilir, ama 84 milyondan, gelecek nesillerden helâllik nasıl alınabilir?

Mümkün mü?

Bence hiç değil...

Ne demiş Allah’ımız?

Neyle gelirsen gel huzuruma, ama kul hakkıyla gelme!...

Lâfı daha fazla uzatmaya gerek var mı?

<