DOĞAN ÖZKAN

DOĞAN ÖZKAN

Hem güzel, hem uyarıcı

Bugünlerde sorulması gereken soru…

Neden mi?

CHP’te kurultay heyecanı bitti. Ve arkasından konuşulacak çok şey bıraktı.

Ve Kılıçdaroğlu yeniden başkan seçildi..

Bu kurultay için her şey söylenebilir. Söyleyeceğiz de..

Ama şunu unutmamak gerek, parti meclisine girmek isteyenler ellerinde pankartlar, kucaklarında broşürler delegelerden bire bir oy istedi.

Türkiye böylesi demokratik görüntüleri özlüyor.

Şimdi de gelelim işin bam noktasına…

Aslına bakarsanız Kurultay’da Kılıçdaroğlu’na geçen kurultay gibi yine başkan adayı gösterenlerden büyükçe bir bölümü oy vermedi.

Kılıçdaroğlu’nu başkan adayı gösteren hatırı sayılır bir delege sandıkta oy kullanırken  ‘İnce’ dedi.

166 oyla başkan adaylı olabilen Muharrem İnce sandıkta 447 oy aldı.. Yani neredeyse Kılıçdaroğlu’nun aldığı oyun yarısından fazla..

Benzeri tablo geçen seçimlerde de yaşanmıştı.

CHP’de öyle bir tüzük var ki; milletvekili seçimleri için önseçim yapılabiliyor, ancak başkanlık seçimine  gelince  ‘zoraki delege imzası’ gerekiyor.

Seçimlerde ‘baraj kalksın’ söylemini kullanan CHP genel Başkanlık seçimlerinde  baraj uygulaması yapıyor… Yani söylemlerinde ve uygulamada büyük bir uyumsuzluk var.

Elbette, bu durum CHP’nin ‘demokratik yapısını’ ciddi anlamda tartışmaya açıyor…

Şunu kabullenmek gerek.

CHP’nin iktidar olması dünyanın bugün içinde bulunduğu konjonktür gereği imkansız.

Neden mi?

Gelin şimdi dünya gerçeklerine bakalım…

CHP, Avrupa sosyal demokrat partiler içinde en yüksek oyu alan parti konumunda.

Avrupa’da Sosyal demokratlar, son kez İngiltere’de Tony Blair döneminde iktidar olabilmişti.

Blair’de iktidarını İngiliz İşçi Partisi’nin 4. Maddesini değiştirmeye borçluydu.

O meşhur madde; ‘Tüm üretim araçları devletindir’ maddesiydi. Bu madde iptal edildi ve Blair işçi partisinin söylemini değiştirdi.

Dedi ki; Bizim için üretim araçlarının kime ait olduğu değil o araçlarda üretim yapan emekçinin aldığı pay esastır…

Bu güzel parlak söz,  hiçbir zaman gerçek olamadı. Sosyal demokratlar hızla irtifa kaybetti…

Unutmamak gerekiyor…

Son yıllarda tüm dünyada yükselen ekonomik kriz milliyetçi duyguları kaşıyor.

Buda sosyal demokrasiyi iyiden iyiye halının altına süpürüyor…

Birde burada başka bir sorun daha ortaya çıkıyor.

Vizyon meselesi; Cumhuriyetimizin kurucu partisi CHP’nin bugün ne misyonu ne de vizyonu var gibi görünüyor.

Muhalefet sadece, sadece eleştiri midir?

CHP’nin misyonu nedir…Vizyonu nedir…

İşte bunu bilen de duyan da yok…

Laikliği koruma iddiası bir misyon değil…

Çünkü, bu siyasal kavram tehlikede değil…

2023 vizyonunu ise AK Parti dillendirirken, CHP’den tık çıkmaması oldukça düşündürücü…

Nitekim, son kurultayda sadece parti içi çekişmeler ön plana çıktı…

Cumhuriyetimizin kurucu partisinin içinde bulunduğu bu açmaz, iç siyaset açısından tam bir çıkmazdır.

CHP şunu hatırlamalı..

Türkiye’nin misyonu olan, vizyonu belirlenmiş, projelerini anlatan bir sosyal demokrat partiye ihtiyacı var…

Yani Türkiye’nin bir güçlü muhalefete ihtiyacı var…

 

<