HOŞ GELDİN RAMAZAN BAYRAMI

 Geldi gelecek, nasıl geçecek derken bir ramazanı daha geride bıraktık. Ramazan Bayramı geldi dayandı kapımıza, yine kendine has haşmetiyle geldi, her zamanki gibi önce çocukları sevindirdi.

   Zaten Türklerin örf ve adetlerinde yok mudur bu hassasiyet, hürmette büyükler, sevindirmekte çocuklar ön plandadır hep. Bu bayram biraz değişik olacak, bu salgın hastalıktan dolayı tüm Türkiye evinde girecek bayrama ve üç günde evinden dışarı çıkamayacak.

    Bu bayramda maalesef turistik mekanlar, beş yıldızlı tatil köyleri, eğlence yerleri boş kalacak. Evlerinde bayram kutlayacak olan genç nesilde, belki bir nebze olsun bayramlarda onların yollarını gözleyen anne babalarının sitem ederken ne demek istediklerini bir nebze olsun anlarlar.

     Bu satırları yazarken birden çocukluğumdaki bayramlara gittim hayalimde. Meğer biz, o zamanlar ne kadar güzel yaşıyormuşuz bayramları, bu günlerin geleceğinden habersiz. Hatırlıyorum da şimdi, babaannemler İstanbul'da, anneannemler ise Merzifon'da yaşarlardı. Şeker bayramlarını İstanbul'da babaannemlerde geçirir, kurban bayramlarını da babam izin alabilmiş ise Merzifon'da anneannemlerde geçirirdik. Teyzemler, kuzenler, oradaki annemin akrabaları derken kabalık bir grup olurduk. Biz çocuklar sabahları erkenden kalkar erkekleri camiye uğurlar, hazırlanır bayramlıklarımızı giyinir kahvaltıyı beklerdik. Merzifon'da isek her bayram sabahı ritüel bozulmaz kahvaltıda yöresel keşkek ve haşhaşlı çörek yenir.

    Sofra kalkar, en büyükten en küçüğe doğru sıralanılır ve el öpme merasimi başlardı. Dedemiz, babamız, eniştelerimiz, anneannelerimiz teyzelerimiz, dayımız annemiz derken ellerini öper kimisinden harçlık kimisinden bembeyaz iğne oyalı mendiller içerisinde şekerlerimizi alır sonra sokağa çıkardık. Büyüklerimiz hatırlıyorum, bize bayramlık alırken bir iki tane daha alırlar onu da bayramlarda gelen durumu iyi olmayan komşu çocuklarına armağan ederlerdi. Kimine bir çift ayakkabı, kimine pantolon üstüne gömlek, kimine elbise. Hiç kimse ne ekmeğini israf ederdi ne giysisini, şimdiki gibi fakirle zenginin arası çok açık değildi, herkes etrafındaki ihtiyaç sahibini korur kollardı.

     İstanbul’a gittiğimiz zaman da durum pek farklı değildi, babaannemin gözleri az gördüğünden ve annem gitmişken yemek derdiyle uğraşmayalım diye, evde her şeyi A’dan Z’ye hazırlar arabayla götürürdük.

   Bayram sabahları orada da değişmezdi ritüelimiz yine aynıydı, sabah erken kalkılır, erkekler camiye bayram namazı kılmaya gider, ardından sabah kahvaltısı annemin nefis keşkeği ve haşhaşlı çöreği eşliğinde. Yine büyüklerle bayramlaşma hediyeler ve dedemle yapılan tadına doyum olmayan eşsiz sohbetler. Onun Atatürk'le olan anılarını dinlemek, daha doğrusu Atatürk’ü ondan dinlemek. Bazen ağabeyimle amcam bir olurlar kızdırırlardı dedemi, kızar köpürür, zavallım küfürde bilmez “baba çıksın” der dururdu.

   Sonra bizim mahallemizde de bayramlar aynı coşkuyla kutlandı hep bu seneye kadar, neredeyse 40 senedir aynı mahallede oturuyoruz, iş komşuluktan çıktı ahbaplığa dostluğa uzandı. Eskiden gelin kız olanlar, şimdilerde kayınvalide oldular onların da gelenleri gidenleri oluyordu. Haliyle büyükler pek evden çıkamıyorlar lakin biz genç nesil diyelim, bizden daha genç nesil’i yanımıza alıp bayramlaşmaya gidiyoruz. Herkesin misafiri dağıldıktan sonra da onlar kendi aralarında yaş hiyerarşisine göre her gece birinde toplanmak kaydıyla bayramlaşmalarını gerçekleştiriyorlar.

Elimizden geldiğince bu güzel adetleri kaybetmeden, ya çalışıyoruz üç günde bayram tatili için kaçalım demeden fırsatınız varken alilerinizin yanına gidin, onları sevindirin ki ileride sizin çocuklarınız da sizi sevindirsin.

Unutmayın çocuklar ebeveynlerinin birer aynasıdır, sizden neyi nasıl görürlerse ileriki yaşamlarında da öyle davranabilirler, bu yüzden onlara her anlamda iyi örnek olmak gerekiyor.

Bu bayram ne olacak?

Bu bayram kimse bir yere gidemeyecek, herkes evinde ailesiyle ya da yalnız geçirecek. En çok telefonlar ve internet iş yapacak, telefon konuşmaları ve mesajlaşmalar üstünden iletişim kurulacak. Ve “Ey pandemi sen nelere kadirsin” diyerek evlerimizde üç gün geçireceğiz.

HAYIRLI BAYRAMLAR EFENDİM...

<