ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

HOŞGELDİN FUTBOL

Ve en sonunda futbol bize, biz de futbola merhaba dedik vuslata son verirken. Elbette tek eksik seyircilerin olmamasıydı. Ancak hazırlanan görseller, sesleri çıkmasada tribünleri adeta dolu gibi gösterdi bizlere. Seçilen karakterlerde ilginçdi. Fenerbahçe’ye elveda diyen efsaneler, halihazırda yaşayan efsaneler ve diğerleri…

O diğerlerinin en önemlileri de kuşkusuz Covid-19 sürecinde kaybettiğimiz sağlık ordumuzun kimi üyeleriydi. Profesör doktorundan, temizlik yapanına kadar hangisini bugüne kadar kaybettiysek içimiz cız etti hep. Başka canları kurtarmak adına kendi canlarını verip adeta şehitlik mertebesiyle aramızdan ayrıldılar. Kalanlarsa hala can kurtarmaya devam edip, bir taraftanda kendi hayatlarını sürdürmeye çabalarken azraile aman vermemeye çalışıyorlar. Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Covid’le hala bıkmadan usanmadan savaşanlaraysa; “İyi ki varsınız. Var olmaya devam ediniz.” diyorum. Dualarımız onlarla. Allah yar ve yardımcıları olsun. 

Futbola geçelim artık. İngiliz taraftarlar futbolu hayata benzeterek şu cümleleri kullanırlar kimi zaman ve şöyle derler; “Formalar sadece forma değil derimiz gibidir. Stadyumlar sadece stadyum değil evimiz gibidir. Onlar sahada sadece 11 kişi değildirler. Bizler – hepimiz milyonları ifade ederiz. Oyun sadece 90 dakika değil, bir ömür gibidir. Ve oynanan sadece futbol değil, adeta yaşanılan bir hayat gibidir.”

Tüm futbol sevdalıların futbol aşkıyla hayata döndüğü bir akşamdı İstanbul ve İzmir’de sahne alan oyunlar. Fenerbahçe neredeyse korku filmi yaşatsada ekran başındaki taraftarlarına, iki virtüözle işi bitiverdi iki dakikada atılan iki golle. Emre penaltıyı yaratmış, Gustavo muhteşem bir gole imza atmıştı. İşte bu iki dakikada yaşananlar futbol ile hayatın ayrılmaz bir ikili olduğunu gözler önüne sermişti yine. Hayat da öyle değil miydi? Bize hep sürprizler hazırlamıyor mu yaşamın her anında olmadık zamanlarda! Maç gidiyor, üç puan kaçıyor derken dönüvermişti oyun bir anda. Covid virüsü dünyayı nasıl tepe taklak ettiyse, bu iki dakikada yaşananlarda Kayserispor’u ters köşe etmişti. 

GUSTAVO ATTI, ALTAY TUTTU

Ozan maçın hemen başında o golü atsaydı kimbilir belkide arkadan yaptığı gereksiz darbeye ihtiyaç duymayacaktı. Olacağı varmış ne diyelim. Emre ve Gustavo dedik ama Altay’ı da unutmamak gerekir doğrusu. İlk yarıda Falette’in ters vuruşunda ve pozisyon faul olsada Kravets’in şutundaki doğru yer tutuşları çok önemliydi. Bu yarıda Fenerbahçe bir eksik kalmasına rağmen 3 net pozisyondan Rodriques, Mevlüt ve Gustavo’yla yararlanamadı. Direkler dur demişti olası iki gole. 

İkinci yarıda yenen golden sonra ilk yarıdaki gayretli oyuna bir türlü dönülemedi her nedense. Ancak Emre’nin girişiyle beraber son nefeste daha toparlayıcı bir oyunla ve belki biraz da şansla oyunu bir anda lehlerine döndürdü sarı lacivertliler. Ancak burada yine Altay’a bir parantez açmamız gerekiyor. Hem bir eksik oynuyorsunuz hem de bir eksik golle geriden geliyorsunuz. Bunun anlamı şu; Rakibiniz puan cetvelinin dibinde de olsa her an ikinci golü yeme riskiniz var. İşte bu anlarda kalenizi koruyan çok iyi olmalı. Sadece skorun artmaması anlamında değil, takım arkadaşlarını motive edecek, onlara ekstra motivasyon verecek çok iyi bir tutanınız varsa, o zaman oyunun gidişatını değiştirebilme şansına sahipsiniz demektir. İşte bu anlarda Altay; Mesanoviç, Mensah ve Kravets’e geçit vermeyerek Fenerbahçe’nin oyunda kalmasını sağlayan baş aktördü. Fenerbahçe’de iki dakikada üç puanı aldı götürdü. Gustavo çok çalıştı çok didindi. Şahane bir golle eforunu süsledi. Önümüzdeki sezon kaptanlık pazubantıyla çok daha iyi oyunlar sergileyeceğini düşünüyorum. 

<