HUKUK GÜVENCESİ
Hukukçular “Haksızlıkların, kötülüklerin ve tüm sakıncaların karşısında hukukun olduğunu, sağladığı yaşam aydınlığı ve güvencesiyle toplumsal bir dayanak olduğunu, hukuku etkin kılanın da uygulama yetkisi ve gücü olduğunu” ifade ederler. “Hukukun olmadığı yerde hiçbir kişi, hiçbir kurum, hiçbir şeyin güvencede olmadığını, hukuksuzluğun en sakıncalı bir karanlık olduğunu“ söylerler.
Yaptırımlar içeren düzenleyici kurallar yapısı olan hukuk, uygar yaşamın güvencesi ise de, gel gör ki, maalesef uygulama böyle olmadığından halk arasında “Allah kimseyi mahkeme kapısına düşürmesin” sözünün boşuna söylenmiş bir söz olmadığı halkın dilindedir.
Hukukçular “Adaletin göstergesi hukuk, hukukun göstergesi adalettir” der ise de, hukukçularımız maalesef üzerlerine düşen bu görev ve sorumluluğu yerine getirmede yetersiz kalmakta, zora girdiklerinde de “Kanunlarımızın yetersiz olduğunu” mazeret göstererek, Devleti suçlamaktadırlar. Tüm yönleri ile hukuk, ulusal bir düzenleyişi dayanak ve yaptırımları içeren bir devlet gücüdür. Devlet bu gücünü hukukçularımızdan alır.
Çağdaş uygar devletlerin niteliklerinin belirlenmesinde kullanılan hukuk sözcüğü güven ve güç özeti olarak yapıcı ve etkileyici bir anlam içermektedir. Hukuksuzluk nitelemesi ve eleştiride aykırılıkların, sakıncaların eleştirisi ile kınanması olduğu bilinir.
Hukukçuların bu mesleği yerine getirmede ne kadar hatalı ve yetersiz olduklarını başımızdan bir dava geçtiği zaman daha iyi anlamaktayız.
Başımızdan geçen en basit davalar bile o kadar uzun sürmektedir ki, dava sonucunda kazanan ve kaybeden taraf pişmanlık duymaktadır.
Uzun yıllar siyasi, mesleki ve sosyal faaliyetlerim esnasında, istemesem de mahkemelere işim düştü. Birincisi hâkimin işi oldukça zor, bir günde on beş~yirmi dava dosyasına bakıp doğru karar verebilmesi oldukça zor, hâkim de bu işin çözümünü duruşmayı dört~beş ay sonrasına ertelemekte bulmuş, avukatlar da her türlü davayı üstlenmekten ve davadan dava koşmaktan ve mahkeme kapısında beklemekten, dava dosyasına yeterince hâkim değiller. Ben, bu nedenle başıma gelen vakalarda davaya müdahil oluyorum.
Zira gençlik yıllarımda hâkim ve avukatıma güvendim ve haklı olduğum birkaç davayı kaybettikten sonra, tecrübe kazandım ve o gün bu gün davalarıma avukatımın yanında söz alıyor, kendimi savunuyorum. Benim müdahil olduğum davalarımda çok şükür hiç birisini kaybetmedim. Düşünüyorum da davasını hâkime ve avukatına bırakan vatandaşların başlarına kim bilir neler geliyor? Gazete ve televizyonlarda neler-neler görüyor ve ibretle izliyoruz. Ülkemizdeki hukukun üstünlüğüne müşahhas bir örnek vermek gerekirse, bugün Ülkemizin Cumhurbaşkanlık görevini yapmakta olan Sn. ERDOĞAN’ın geçmişte ünlü bir şairin şiirini okudu diye yargılanıp cezaevine girmesi ders verici yaşanılmış önemli bir vakadır.
Hatta Genelkurmay Başkanlığı ve Komutanlık yapmış subayların da terörist olmakla suçlanıp yıllarca cezaevlerinde tutuklu kaldıkları ve bugün bu insanların bir kısım görevlerinin başına getirilmişlerdir.
Devletin en üst makamlarına gelmiş bu insanlar bu haksızlıklara uğrayabiliyorsa gerisini siz düşünün.
Mamafih, Adalet Sistemimizde son yıllarda önemli değişiklikler yapılmıştır. Arabuluculuk Sistemi doğru bir karar ve iyi bir uygulamadır. Ancak, daha da geliştirilmelidir. Davalara süre getirilmiş olsa da, hukukçular buna itibar etmemektedirler. Bunun için caydırıcı müeyyide getirilmelidir. Ben hukukçu değilim ama tecrübeli bir vatandaş olarak hukuk sistemimizdeki hata ve eksiklikleri yazmaya kalksan bu köşede günlerce yazmam lazım.
Hukuksallık, insanlık güzelliğinin güvencesi olarak özgün bir değer ve anlam taşımaktadır. Çağdaş yaşamın etkin bilim gücü olarak sağlıktan başlayan etki alanı, yaşamın her yanında görülmekte ve tutulmaktadır. Çağdaş yapıların, düzenlerin ve yaptırımların kaynağı olarak tartışılmayacak bir önemi vardır. Aynı zamanda bir insanlık ölçüsü olarak benimsenmiş ve uygulamalara dayanak olmuştur.
“Hukuk ve güvensizlik, yalnızlık, kimsesizlik, kötülüklere açık bir boşluk ve bir karanlıktır.”
“Hukuk güvencesi yaşam gücüdür.”
Bu nedenledir ki ;
“ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR.”
[Hz. Ömer]
Sağlıcakla kalın.