RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

İbni Sina'dan iki makale

Kimi zaman irfan kaynağım diye kendisinden söz ettiğim emekli gazeteci-yayıncı Abdullah Işıklar bir cemilede bulundu. Bana ‘Küçüksu buluşmaları’mızda bir kitapçık hediye etti. 1959 yılında basılmış, çerçeveli sararmış karton kapak ve içinde kapakla aynı derecede sararmış bir kitap. Kapak hariç 48 sayfa.  İbni Sina eserlerini Arapça yazıyordu. O dönemde  ilim dili Arapça idi. Türkçeye çevirisini yapan isim de hem Işıklar’ın hem benim onun sayesinde tanıdığım M. Hazmi Tura.

Xxxx

M. Hazmi Tura tasavvuf ehlinden Uşşaki tarikatı mensubu bir insan. 1950’li yıllarda Türk Tarih Kurumu büyük Türk düşünürün 900. Ölüm yıldönümünü vesile kılarak bir çalışma başlatmış. İstanbul Kütüphanelerindeki eserlerinin tetkiki ile yapılacak fişlemenin Türk Tarih Kurumu İbni Sina Heyetine verilmesi resmi bir emir olarak tebliğ edilmiş. Hazmi Tura bu yazılı emirle çalışan kütüphanecilerden birisi. Murad Molla, Hamidiye, Fatih, Hüsrev Paşa kütüphanelerinde ve bunlara bağlı ek kütüphane ve binalarda tetkikatını yaparak İbni Sina kaleminden çıkmış eserleri kaydetmiş. Hazmi Tura o zamanda Murad Molla Kütüphanesi baş memuru olarak çalışıyormuş. 200 adet İbni Sina imzalı eseri kaydederek Türk Tarih Kurumu İbni Sina Heyetine tevdi etmiş.

Xxxx

Hazmi Tura, ‘Eser hakkında İzahat’ başlığı ile yazdığı giriş yazısında ‘ Bu çalışma esnasında İbni Sina’nın gözüme ilişen bazı risalelerini öz dilimize çevirmek fırsatını elde etmiş ve Arapça ile istinsahı olmayan ilim ve felsefe taliplerine bir hizmet telakki ettiğim Hüzün risalesi, Risaletül Fasd –Kan alınacak damarlar Risalesini ve Tedbirül Misafiriyn Risalelerini tercüme ettim. Bu tercümeler Türk Tarih Kurumu ve Süheyl  Ünver yayını Türk Tıp Tarihi Arşivi mecmuasında yayınlanmıştı.’ Diye geniş bir izahatta bulunuyor.

Xxxx

Ölüm Korkusundan Kurtuluş Risalesi ile Risaletül Salat’ını da Türkçeye çevirmiş ve bu 1959 tarihli kitapçıkta bu iki risaleyi, makaleyi bir arada yayınlamış. İşte  Abdullah Işıklar beyefendinin bana hediye ettiği kitapçık bu. Ölüm Korkusundan Kurtuluş adını verdiği makalenin İbni Sina dilindeki adı Risaleti defi gamı mevt. Bu makalelerin değişik Arapça söyleyişlerle İstanbul Kütüphanelerinde kayıtlı ve mevcut olduğu da verilen izahatlar arasında.

Xxxx

M. Hazmi Tura hemen her zaman çokça başvurulan hamaset duygularına hitap ederek ölüm korkusunu yenmek adlı risaleyi Türkçeye aktarma sebebini şöyle ifade ediyor:

‘Bugünkü umumi harp dolayısıyla göklerden ölüm yağdığı, yerlerden ve denizlerden ölüm fışkırdığı bir sırada, öteden beri milli maksatların istihsali ve mukaddes vatanın müdafaası hususunda esasen  ölümü istihkear eden ve ölümden korkmamak  şiarı olan Türk milletinin ölüm korkusundan kurtuluşu bir de en büyük Türk filozofu İbni Sina’nın lisanından duymakta ayrıca bir zevk olduğunu her Türk vatandaşına duyurmayı bir vazife bildim’.

Xxxx

1937 yılında da İbni Sina ile ilgili önemli çalışmalar yapılmış, ancak İbni Sina adıyla yayınlanan kitaba konulmayan bu iki makaleyi ayrıca bir yayın olarak kitaplaştırmayı tercih etmiş.

Xxxx

‘Ölümü, hayatı sevdiğim kadar seviyorum’ başlıklı yazımda anlattığım ve verdiğim misallerin İbni Sina’da yer aldığını görmek bana akıl için yol birdir dedirtti. Ölüm olmasaydı hayat olmazdı. İlk insandan beri yaşasaydı insanlar bugün üst üste daireler yerine üst üste insanlar olarak yaşayacaktık. İbni Sina da böyle anlatıyor risalesinde. Ölüm hayatın garantisidir. Ölümü yok ettiğimizde hayatı yok etmiş oluruz. Ana karnından dünyaya geliş ne ise dünya hayatından berzah hayatına geçiş de odur.

Keainatın sahibi bizleri var etmişse, bir süre verdikten sonra yok edeceğini belirtmişse ne gam. Her şey onun. Hüküm de onun.

<