İhmal edilmiş şehir Elazığ'ın dışlanmış ilçesi Ağın...
Elazığ, bir zamanlar doğunun Paris’i olarak anılırdı. Tarihi, doğası ve tüm güzellikleri ile bu unvanı almıştı. Ama daha da önemlisi insanı ile… Vatanını seven, hoşgörülü, misafirperver Elazığ insanı bunu fazlasıyla hak ediyordu. Ülkemizdeki şehirlerden, çeşitli çevrelerde bahsedildiğinde Elazığlılar ile ilgili bugüne kadar olumsuz tek bir cümle duymadım.
Ağın ise Elazığ’a bağlı küçük bir ilçe. Türkiye’nin en yaşlı nüfusuna sahip Ağın, “Sakin İlçe” olarak tanımlanıyor.
Gelelim yukarıda attığım başlığın nedenlerine.
Öncelikle Elazığ, neden ihmal edilmiş bir şehir bunu izah edeyim. Burada birinci suçlu siyasilerdir. Parti ayırt etmeksizin ve yakın geçmişi kapsayacak şekilde bu ifadeyi genel anlamda kullanıyorum. İstisnai birkaç örneği vardır: Ağın ilçesine köprü yapımında büyük emeği geçen bir dönem milletvekilliği yapan Mustafa Gül ve hali hazırda Elazığ’ın sorunlarını gündemde tutan gayretkeş milletvekili Gürsel Erol gibi… Siyasilerin etkin olmayışı Elazığ’ın, merkez yönetim tarafından hep göz ardı edilmesine neden olmuştur. Bu arada çevre illerde çalışkan siyasiler olunca, bölgede yapılan yatırımlar hep o illere yönelmiştir.
Siyasileri bu duruma iten belki de Elazığ insanının sessizliğidir. Ama Elazığ insanı budur: Mütevazıdır, milliyetçidir, devletini zora sokmak istemez, istemesini bilmez, ‘neyse o’dur’ der.
Peki Elazığ’ı ihmal eden devlet yönetiminin hiç mi kabahati yok. İlle de “Ağlamayana meme vermezler” atasözü mü? Bir il sorun çıkarmıyorsa onu baş üstünde taşımak yerine kenara mı koymak gerek? Varsa yoksa “sorun çıkaranlar”, “ağlayanlar”, “bağıranlar” mı? Hak bu mu? Oraları ileri taşıyın, geçmişin Paris’i Elazığ’ı yerinden saydırın. Nasıl olsa “evin çocuğu” öyle mi?
Bir deprem olur Elazığ’da, ses soluk yok. 10 ilde deprem olur, özel yasa çıkartılır. Son anda devreye girilmese Elazığ oraya dahi dahil edilmeyecek.
Gelelim Elazığ’ın, şirin ilçesi Ağın’a…
Elazığ ihmal edilmiş bir ildir. Ağın ise daha da beteri durumdadır. Elazığ’ın merkezinden ve diğer ilçelerinden de adeta dışlanmıştır. Oysa ki Ağın; tarihi ve doğası ile Elazığ’ın mini bir modelidir. Hurrilerden, Romalılara, Osmanlıdan günümüz Türkiye’sine kadar birçok tarihi eseri içinde barındırır. Özellikli “Sülük Gölü”, on binlerce belki de yüz binlerce yıl önce düşmüş bir meteorun oluşturduğu “Kup Çukuru”, yamaç paraşütü yapma imkanı, Keban Barajı’nın sergilediği güzellikleri, Türkiye’nin dördüncü büyük asma köprüsü, plajı, marinası, anıt ağaçları, folkloru ve daha sayamadığım nice güzellikleri ile bugün bir turistin istediği her şeye cevap verebilecek nitelikte bir ilçedir. Elazığ için bahsettiğim iyi ve güzel insan unsuru Ağın için fazlasıyla söz konusudur.
Nüfusu az olan Ağın, fazla seçmen sayısına sahip olmaması nedeniyle siyasilerin pek ilgisini çekmez. Bu nedenle Elazığ’a olan ilgisizliğin kat be katı Ağın için söz konusudur. Son çıkan bir kararla yatırım kapsamına Ağın hariç Elazığ’ın merkezi ve tüm ilçeleri alınmıştır. Bu “üvey evlat muamelesi” artık dikkat çekecek boyuta ulaşmıştır.
Siyasilerin dışında Ağın’a atanan kaymakamlar da genelde genç ve tecrübesiz kişilerden oluşuyor. Bunların çoğu süresini tamamlayıp, bir an önce yeni yerlerine tayini bekliyor. Tabi burada da istisnalar oluyor: Geçmişte görev yapan kaymakamlardan Hurşit Kuş ve Nedim Akmeşe gibi… Bu arada geçmişte belediye başkanlığı yapmış Sadi Kapısız ve hali hazırdaki belediye başkanı Ali Uslu’nun gayretli çalışmalarını unutmamalıyız. Ama bu çabalar sınırlı olduğu için Ağın’a yetmiyor.
Elazığ’ın ve Ağın’ın hiç olmazsa bundan sonra hak ettiği ilgiye kavuşması ümidiyle…