İKİ ÖNEMLİ OLAY
24 Ocak’ ta, saat 20.55'de, 6,8 büyüklüğünde bir deprem haberiyle sarsıldık.
Elazığ ve Malatya’da korkunç bir deprem oldu.
Herkes oradaydı
Devlet, Cumhurbaşkanıyla, bakanlarıyla, KIZILAY’ıyla, AFAD’ıyla JAK’ıyla ve sayamadığım tüm kurumlarıyla olaya yerinde müdahale etmek üzere anında deprem bölgesindeydi. Öyle uzaktan kumandayla değil, bizzat orada kamp kurarak olaylara müdahale etti.
Muhalefet partilerinden de gidenler oldu elbette.
Aslında tüm Türkiye oradaydı.
Arama Kurtarma Ekiplerinin başarılı müdahaleleriyle 45 kişi sağ olarak kurtarıldı. 41 vatandaşımızı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadık. 1607 yaralımız vardı. Çok büyük bölümü taburcu edildi. Az sayıda yaralı yoğun bakımda.
Şimdi yaraların sarılma zamanı.
Her zaman olduğu gibi birbirimize kenetlendik, birlik, beraberlik, yardımlaşma bilincimizle dünyaya büyük millet olduğumuzu bir kez daha gösterdik.
Acılar acımız oldu, kurtarılan her vatandaşımız için sevindik.
Zaman zaman fırsatçıların işbaşı yaptığı, kiraların bir anda yükseldiği gibi üzücü haberler alsak da, bizim halkımız genelde çok vicdanlı.
Depremzedelerin olduğu yerde, her zaman depremzadeler de çıkar, bunu her depremde gördük.
Ama şu unutulmasın. Acıdan, felaketten beslenenler, bir gün felaketin içinde boğulurlar. Bu güne kadar ben mazlumun ahının yerde kaldığını görmedim.
Türkiye bir deprem bölgesi, bunu artık hepimiz biliyoruz. Fakat tıpkı ölüm gibi ne zaman geleceğini bilmemiz imkansız. Bu güne kadar depremi önceden bilen bir cihaz yapılamadı ve yapılması da pek mümkün gibi görünmüyor yakın gelecekte.
O yüzden depremle yaşamayı öğrenmeliyiz. Yapabileceğimiz tek şey tedbirli olmak, depreme hazırlıklı olmak.
Tam bunları yaşarken hafta ortası yine bir deprem yaşadık. Bu deprem tüm dünyada yankılandı. Deprem Orta Doğu’daydı. Aslında bu bir deprem değildi ama ben öyle isimlendirdim. Bu barbarlıktı, bu bir çökme hareketiydi. İsrail işgalini legalleştirmekten başka bir şey değildi.
Trump yanına Netanyahu’yu da alarak ekranlarda boy gösterdi ve İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarını İsrail’e verdiğini açıkladı. Yani özetle bunu söyledi. Kudüs’ü de İsrail’in başkenti ilan etti. Yani Müslümanlar için çok önemli ve kutsal bir şehir olan Kudüs artık Siyonist İsrail’in başkenti olacaktı.
Tam bir kabadayı edasıyla. Adına da “Orta Doğu Planı” denildi. Plan tek taraflıydı. Aldım, verdim, yaptım oldu şeklinde.
Trump’ın planı ve yayınladığı harita böyleydi. Kabul edilemezdi, tek taraflıydı.
İlk açıklama Türkiye’den geldi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Başkanı Donald Trump'ın Filistin-İsrail meselesine yönelik sözde barış planına ilişkin, "Filistin halkının haklarını ve uluslararası hukuku hiçe sayan bu tek taraflı planı reddediyoruz” dedi.
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında; "Kudüs kırmızı çizgimizdir" tepkisini gösterdi. "ABD'nin sözde (Orta Doğu) barış planı ölü doğmuştur. İsrail'in işgal ve zulmünü meşrulaştırmaya yönelik adımlara izin vermeyeceğiz" ifadelerine yer verildi.
Trump’ın açıklamasına yapılan destek mesajları ilginçti. Kimler destek veriyordu? Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn ve elbette İngiltere başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesi insanlık adına yüz karası bu planı Avrupa’nın desteklemesini anlarım ama Müslüman bir ülkenin bu planı desteklemesi başta inandığı dine hakarettir.
Kudüs, Müslümanların kutsalıdır.
Trump bütün bunları yaparken Türkiye, İran ve Filistin dışında Müslüman ülkelerden hiç tepki gelmedi. Ben kendi adıma utandım.
Ve siz kendine Müslüman diyen emperyalist uşakları, biraz utanın. Bu gün Filistin’e çizilen haritanın yarın sizin ülkenize çizilmeyeceğinin hiçbir garantisi olmadığını anlayın artık.
Ne zaman uyanacaksınız? Ne zaman kendinize geleceksiniz?
Kendinize geldiğinizde belki bir avuç toprak bile bırakmayacaklar size.
İki önemli olay…
İkisi de birbirinden acı.