ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

İKİNCİ BÖLGE

Kadronun yapısı, isimleri, dizilişi Belözoğlu'nun kafasının hala karışık olduğunu gösteriyordu. Erol hocanın da kafası karışıktı. Bulut'un kendisi gitti ama gölgesinin hala Samandıra ve Saracoğlu'nda kaldığı gözüküyordu. Lig neredeyse bitecekti ama Fenerbahçe hala arayış içindeydi. 

Bu kadroyu ve yapısını gördükten sonra Emre Belözoğlu'na empati yapıp "neden" diye düşünmemiz gerekiyor. Kanatsız oyunu ya da yarım kanatları niçin tercih etmişti Belözoğlu? Bir, Caner ve Gökhan'ı daha çok öne itmek istedi. Ozan-İrfan-Mert üçlüsünün bu dizilişte içeri daha fazla ve daha kolay gireceklerini düşündü. Ya da Gaziantep'e karşı orta sahayı kalabalık tutup İlk yarıda kaza golü yemek istemedi. Kimbilir belki de çekindi Gaziantep’den. 

Yirmi beşe kadar Fenerbahçe Valencia ile mutlak bir gol kaçırmıştı ama Antep Dicko ile ilki çok tehlike olmak üzere iki pozisyon üretmişti. Dicko her iki pozisyonda da Serdar'in azizligine uğramıştı! Açıkçası ben Konyaspor karşılaşmasının ilk 35 dakikasında güzel futbol oynayan kadroya yakın bir ekip ve diziliş beklemiştim. Ancak bu kadroya da bakınca; Sosa-Mert yanyana, sol önde Ozan, sağ önde İrfan, Valencia'nin arkasında da Pelkas olur diye düşünmüştüm. İrfan hariç diğerlerinin pozisyonlarını tutturamadım. Ne üzücü ki Pelkas paslansın diye yine sol öne hapsedilmişti. Hocalarının inadına rağmen Pelkas da inatla faydalı oynamaya bu maçta da devam etti ve Valencia’nın golünün asistini yaparak görevini tamamladı.  

Devre biterken Fenerbahçe'nin ceza alanına girişlerileri hem kolay gibi gözüktü hem de sayısal olarak yadsınamayacak düzeydeydi. Ancak Valencia, Serdar kalenin dibinden golleri içeri gönderemediler. Ozan'ın ceza alanı dışından gelen şutu da skoru değiştirmeye yetmedi. Gol ararken son saniyede Kenan Özer'le gelmeyen skor üstünlüğü Fenerbahçe'nin büyük şansıydı. İkinci yarıda  Belözoğlu'nun ya çift forvete dönmeye ya da Valencia'yı kenara çekip Thiam'ı almaya ihtiyacı var diyerek tamamladım  notlarımı.

PELKAS’ı KİM KALDIRDI YATTIĞI YERDEN?!

Emre Belözoğlu bu maçta neye inandıysa öyle devam etti ikinci yarıya. Oyuncu değişikliği yapmaya gerek duymadı. Mert Hakan’ın golünde sergilenen oyun tarzı sadece hocanın değil tüm Fenerbahçe camiasının beklediği oyunun sonucunda gelen bir sayıydı. Rakip alanda yapılan presle Fenerbahçe öne geçti. 

Ancak on dakika sonra yapılan yanlış matematik hesabı skoru dengeye getirdi. Maxim’in frikiğinde Pelkas’ı barajın arkasında yattığı yerden Altay’mı yoksa başka bir oyuncu mu kaldırdı bilemiyorum ama bu golün sorumlusu kimse, Maxim’e “buyur kardeşim gel golü at” dediler resmen. Bir de yer bu kadar ıslak mıydı da Altay topla içeri girip çizgiyi geçti, buda ilginç bir enstantaneydi. Neyse ki Fenerbahçe yediği gole çabuk reaksiyon gösterip skoru lehine çevirmekte gecikmedi. Fakat takımı 2-1 öne geçmişken Emre hocanın oyuna hem Sinan’ı hem de Cisse’yi aynı anda almasını anlayamadım doğrusu. Galipken neden iki santrafor alır ki bir teknik adam? 

Bu dakikadan sonra Fenerbahçe savunmaya, Gaziantep saldırmaya başladı. Ama arada bir fark vardı! Antep 11 oyuncuyla oynuyor, Fenerbahçe’yse 9 futbolcuyla mücadele ediyordu. Hadi tamam illaki bir nokta santrafor, bir forvet-kanat değişiklikleri yapacaksın. Neden Thiam varken Cisse’yi oyuna alıyorsun Emre hocam? Cisse ununu elemiş, eleğini asmış artık! Gaziantep 79’da ve 89’da iki net pozisyondan yararlanamadı ki Mirallas’ın oyunun son dakikasında kaçırdığı gol oyuncunun kariyerine hiç de yakışmayacak türdendi doğrusu. 

Gecenin Notu: Sanırım herkes çıkan kadroya, ben de dahil, şaşkın gözlerle baktı belli bir süre. Emre hocanın temel amacı oyunun ikinci bölgesinde pas yaparak, baskı kurarak, kendi tarzı bir oyun karakterinin öğrencileri tarafından sahnelenmesini istedi. Kısmen de başarılı oldular skoru geç bulsalarda. Bundan sonra hocanın yapması gereken, yapacağı karışıma kanat oyuncularına dahil etmek. 

<