İKİZ KARDEŞLER: CESARET ve RİSK
Aynı kaderi yaşayan iki hocanın takımları sahne alacaktı. Hem Özdeş hem de Kocaman stresli ve zorlu günler yaşamışlardı. Birisi şampiyonluktan uzaklaşmış, diğeri aşağılara yanaşmıştı. En tepeye çıkamama ve küme düşme korkuları sarmıştı iki teknik adamı da. İstifa ettiler. Kemal hocanın durumu daha netti. Ayrılmaya karar vermişti. Aykut hoca bir türlü karar verememiş, hep ima etmişti gideceğini. “En kötü karar kararsızlık”tı ya; sadece Fenerbahçe taraftarları değil, koca futbol kamuoyu da heyecan ve merak içindeydi! Her iki klübünde yönetimlerine teşekkür etmek lazımdı. “Dürüst insan sallanır ama yıkılmaz” deyişini duydunuz mu hiç? Futbolu tüm yönleriyle doğru oynamak isteyen Kemal ve Aykut hocalar, sallanmışlar ama ayakta kalmayı bilmişlerdi zorluklara göğüs gererek.
Kasımpaşa son Konya maçından önce 3’de 3 yaparak bir anlamda ligde kalmayı garantilemişti. Kemal hoca kısıtlı imkanlarla hiç de fena işler yapmamıştı. Belki gol konusunda çok üretken değillerdi belki ama kendi çaplarında makina gibi işleyen bir düzenleri vardı. Öyle kolay kolay teslim olacak bir takım da değillerdi.
FUTBOL mu HAYATTIR YOKSA HAYAT mı da FUTBOLDUR?
Fener’se olmazsa olmaz maçlarını oynuyordu şampiyonluk yolunda. Çıkmayacak candan ümit kesilmez misali her maçı kazanmaktan başka çareleri yoktu. Ancak Fenerbahçe’nin neredeyse tüm maçları aynı görüntüyle başlıyordu. Sakin oyun tarzıyla rakip hep tartıdaydı. Böylesine dakikalarda ekstra dikkatli oluyorlar, aman yemeyelim diyorlardı. İşte 24. ile 29. dakikalar arasındaki beş dakikalık süre herkesi tedirgin etti. Mensah’ın boş kaleye kafayla golü yapamaması, Topal’ın meşin yuvarlakla Pavelka’nın buluşmasını engellemesi, Omeruo’nun avuta giden kafası adeta tehlike sinyalleriydi.
Bir çoklarımız futbola hayat gibi bakarız. Günlük hayatta olmadık haberler alır, sürpriz anlar yaşarsınız normal düzeninizin gidişatını değiştiren. 31. dakikada öylesine bir andı Fenerbahçe için. Kurulan uzun üçgende top Guiliano-Hasan-Josep arasında gezinmiş ve sonunda filelerle buluşmuştu. Bu arada Skirtel’in başından akan kan formasına bulaşsada devam etti oyuna. Sanki Arsenal-Galatasaray maçındaki Bülent kaptanı izler gibiydim. Kafası yarılan ve maç sonuna kadar akan kan durdurulamasada, Martin devam etti mücadeleye tüm benliğiyle.
İLK 7 DAKİKA
Amerika’lı ünlü aktör ve komedyen Bill Murray’ın 1993 senesinde oynadığı Groundhog Day isimli filminden kesitler izler gibiydik ikinci devrenin hemen başında. Film’de hep aynı güne uyanan bir hava tahmincisini oynamıştı Murray. İlk yarıda ilk yarım saatin sonuna doğru yaşanılan gereksiz stresli 5 dakikalık travma görüntülerinin neredeyse tıpa tıp aynılarını yaşıyordu sarı lacivertliler. İkinci devre 52’ye kadar kabus gibiydi. Kasımpaşa beraberlik sayısını ararken, Fenerbahçe adeta kafasını kuma gömmüştü. Nihayet 7. dakikada gol geldi. Skor artık dengedeydi. Sadece skor mu? Oyunda terazideydi artık. Bundan sonra Fenerbahçe daha çok risk alacaktı. Hem de hiç zaman kaybetmeden!
AYKUT BİR METAFİZİK GOLÜ ATMIŞTI!
Bu cümleyi kim söylemişti biliyor musunuz? Rahmetli İslam Çupi. Fenerbahçe’nin büyüklüğünü yere göğe koyamaz, isimlendiremezdi üstad. Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı 0-3’den gelip, 4-3 yendiği kupa maçı sonrasında şöyle yazmıştı: “ Bir metafizik golü atan Aykut kaybetmeyi düşünmüyordu. Rıdvan, Müjdat, Nezihi, Hakan, Hasan kaybetmeyi düşünmüyordu”.
Kocaman golü yedikten 11 sonra dakika sonra oyunun seyrini, kimbilir şampiyonluğun bile gidişatını değiştirecek hamleyi yaptı korkusuzca. Akşamın yokları Atıf-Alper ikilisini kenara alıp, Valnuena-Janssen ile meydan okudu Kasımpaşa’ya. Hem iki golcü santraforla sahadaydı hem de kanatları Valbuena ve Giuliano ile hedefe davet etti acilen. 4-2-4 gibi dizdi takımını. Queresma-Talisca-Babel-Negredo dörtlüsüne nazire yaparcasına, Valbuena-Giuliano-Janssen-
Kocaman zamanın tükendiği bu son haftalarda risk almayı hatırladı oyun 1-1’e geldiğinde. “Cesaret, kendin olmak için herşeyi riske atmaktır.” der Amerika’lı fizolof Wayne Dryer. Kocaman kendini buldu, kendi oldu, özüne döndü aldığı cesaretli riskle. O Fenerbahçe’nin gol kralıydı. “Sahaya çıkın ve ne kadar Fenerbahçe’li olduğunuzu onlara gösterin.” diyen Veselinovic’in öğrencisiydi. O da öyle yaptı zaten. Bir Fenerbahçe’li gibi davrandı. Cesaretle risk aldı ve şampiyonluk için pusuya yattı.