İKLİME BAĞLI STRES TUZAKLARI…
Mevsimlere bağlı aylar, atmosferin kaprisine göre yaşamı etkilemekte devam ediyor. Küremizin mevsimsel dalga boyutları birden değişti. Atmosferimiz dengesiz iklim koşullarını birden önümüze sürdü. Beklenmeyen yağışlar, seller, su baskınları, kasırga ve dolular kentleri ve yaşamı altüst etti. Tüm tahıl alanları, ekim sahalarını kıyıma uğrattı. Meteorolojinin verilerini saptırdı. Hava raporu veren kurumlar, günde beş kez tahminlerini değiştirmek zorunda kaldı. Gözlerimizin izleyebildiği ufuk mesafelerinde toplanan kara bulutlar, tam yağmur beklentisini karşımıza çıkarırken aniden dağılıp bizleri maviliklerle başbaşa bırakmakta ısrar ediyor. Ama, bu durumlar bulunduğumuz alanlara göre değişebiliyor. Yakınınızdaki yerlerde, aynı saatlerde yağmur ve fırtınanın kıyametler kopardığını duyabiliyoruz.
Ne diyelim, dünya var oldukça, insanlarla yaşadıkça herşey değişim teorisine tabi bir seyir izleyecek.
İnsan yüreğindeki sevdalar, aşklar, doğa olaylarından farksız değil…
Yitik sevdaları ve yaralı yürekleri unutmayalım.
Hep yazarım: Ömrümüzün duygularla kaynaştığı taze günlerin bulaşıcı hastalığı olan gönül olayları, genelde huzur vermez. Bülbülün çilesini andırır.
Bitmiş sevdalar, gönül kapılarından su gibi sızdıktan sonra tekrar yatağına dönmez. İnsana hayatı zindan eder.
Sevdalar, aktörlerine göre, bir tadımlık mutluluğun üzerine gerilmiş uyuşturucu etkisi olan kronik stres tuzaklarıdır.
Kara sevdaya tutulanlar, cinnet nöbeti geçirdikleri o günleri hiç unutmazlar. Kızgın lavlar gibi insanın benliğine çöreklenen hüsran yüklü duygular, ani su baskınlarına benzerler. Tutunacak bir dal bulamazsanız ayakların kayacağı akıntıyla sürüklenirsiniz.
Doğa birden penceresini açtımı, dünyanın en büyük gücünü taşıdığına inandınız kalbiniz, sönük balondan farksız kalır..
Unutmayınız ki, beynimiz sayısız kimyasal maddelerin deposudur.
İşte doğadan fışkıran felaketlere karşı, en müthiş beyinler bile çaresiz ve acizdir.
Bütün beyinlerin can suyunu doğa dağıtır. Doğamız kendi düzeni içinde hiçbir canlıyı gafil avlamaz. Akıl reflektörlerini kullanamayanlara karşı beklenmeyen olaylardan açışın mutlaka bir yolu gösterilmiştir.
Fakat, bizler aklımızı devreye sokacak önlemlerin kontrolüne girecek fırsatları “saksağan” kuşundan öğrenecek yerde kafamızın içini hayat boyu boş tutmuşsak oturup bunu düşünmeliyiz..
Gün var ayı besler.. Ay var yılı besler..