METİN ALTINÇEKİÇ

METİN ALTINÇEKİÇ

İLK DURAĞIMIZ ERENLERİN ŞEHRİ KASTAMONU'DAYIZ

Sevgili okurlar, bildiğiniz üzere geçtiğimiz hafta sizlere GAP turundan sonra Karadeniz bölgesini anlatacağımı ilan etmiştim. Bu yazı dizimizde, ilk durağımız Karadeniz bölgemizde yer alan Evliyalar Şehrimiz Kastamonu’ndayız. Kastamonu’yu, gerek Selçuklu gerek sonrasında, Osmanlı ve gerekse Kurtuluş Savaşı dönemlerinde çok önemli bir yere sahip olmuş bir erenler evliyalar kenti olarak tanımlayabiliriz. Kurtuluş Savaşı yıllarında işgal görmemesine rağmen Anadolu illeri arasında verdiği şehit sayısı bakımından üçüncü sırada yer alması da Kastamonu’ya bizim gözümüzde apayrı bir yer kazandırıyor. Ortasından geçen deresi, her köşe başındaki tarihi eserleri, camileri, külliyeleri, türbeleri, konakları, dillere destan kalesi ve sıcakkanlı insanları ile her zaman size bir şeyler kazandırmaya hazır olarak orada beklediğini içtenlik ile ifade edebilirim.

Kastamonu merkezde yer alan Nasrullah Kadı Camii’ne geldiğimiz de, Camii’nin hemen ön tarafında yer alan bir sadaka taşı dikkatimi çekti. Sadaka taşının üzerinde yer alan açıklamayı okuduğum da ve bölge halkı ile hasbihal ettiğim de sadaka taşı ile ilgili öğrendiklerim bende çok farklı bir etki bıraktı. Çünkü sadaka taşının varoluş amacı, veren el ile alan elin birbirini görmemesi üzerine kurulu bir sistem. Sadaka vermek isteyen kişi, sadaka taşının üzerinden imkânı veya gönlünden geçtiği kadarını taşın üzerine bırakıyor. Daha sonra ise, ihtiyaç sahibi kişi o taşın üzerinden bırakılan sadakayı alıyor. Ancak, sadaka taşından sadece ihtiyacı kadar olan kısmını alıyor ve geri kalanı bırakıyor. Burada ki inceliği, naifliği ve hassasiyeti hissedebiliyor musunuz? İşte bizler böyle bir ecdattan geliyoruz. Düşünün ki, Avrupa karanlık çağda iken, Avrupa halkından bazı kesimler, Osmanlının adil kadıları tarafından yargılanmak istediklerini beyan etmişlerdir.

Kastamonu’nun bir diğer özelliği ise, herkesin bildiği Çanakkale türküsü Kastamonulu bir yazar tarafından yazılıyor. Bu yazar ise herkesin tanıdığı; Türk Şiir, roman ve öykü yazarı Rıfat Ilgaz’dır. Kastamonu’yu gezdiğiniz de Tünellere, dağlara ve hatta ortaokullara dahi isminin verildiğine rast gelebilirsiniz. Yörenin efsanevi dağlarından birisine Ilgaz Dağı adı verilmiştir. Hatta bilmeyenleriniz olabilir, herkesin bildiği Hababam sınıfı filmi de Rıfat Ilgaz’ın eserlerinden birisidir.

Kastamonu’da bir diğer önemli isim ise Şerife Bacı’dır. Kastamonu’ya yolu düşenler onu görür ve hikâyesini merak eder öğrenir. Çünkü bu öyle bir hikâye ve olaydır ki önünde saygıyla eğilmek gerekir…  Kurtuluş Savaşı zamanı İnebolu’dan kağnılarla Kastamonu’ya cephane taşınacaktır. Her evden bir kağnı yola çıkacaktır. Erkek varsa erkek yoksa genç veya kadın bu vatan görevini yapacaktır.

1921 yılının son günlerinde Şerife Bacı, Elif'iyle(Evladı) beraber yola çıkar. İnebolu’dan kağnıya yüklenen cephaneyi Kastamonu’ya götürmek üzere yola düşer. Hava şartları çok çetindir. Kar, soğuk… Kastamonu Kışlası’na yaklaştığında top mermileri ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örter, yavrusu "ölmesin" diye de üzerine abanır… Vücut sıcaklığını Elif’ine veren kahraman Şerife Bacı soğuktan donarak şehit olur.  Kastamonu Cumhuriyet Meydanı’nda, İnebolu ilçesinin girişinde ve Seydiler’de ilçe merkezinde anıt yapılır. Adı bazı kuruma verilir. İşte onlar: Şehit Şerife Bacı İlköğretim Okulu, Şerife Bacı Öğretmen Evi, Kastamonu Şerife Bacı Devlet Hastanesi, Kastamonu Şerife Bacı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, İstanbul Büyükşehir Şehit Şerife Bacı Lisesi, Türkiye İŞ.Bankası Kastamonu. Şerife Bacı. ŞB. 03.06.2014 Acılı

Kastamonu’yu değerli kılan bir diğer özelliğinden bir tanesi Şapka Devriminin Kastamonu’da yapılmış olmasından geliyor. Peki, bu inkılabı yapmak için neden Kastamonu tercih edilmişti?

Kastamonu'nun Millî Mücadele'de oynadığı rol bu noktada öne çıkmaktadır. Edebiyat araştırmacısı Mustafa Baydar, Atatürk'ün Kastamonu'yu tercih ediş sebeplerini şöyle izah eder. " Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcında Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idamına dair şeyhülislâm Dürrizade'nin fetvasına mukabil, Anadolu müftüleri de bunun tam karşıtı bir fetva çıkarmışlardı. Bu fetvadaki imzaların çoğunluğu Kastamonululara aitti. Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'nun birçok yerinde irili ufaklı iç ayaklanmalar olduğu halde Kastamonu ve çevresinde böyle bir hareket görülmemiştir. İsyanlar yüzünden birçok bölgeden asker toplanamadığı için gerek isyanların bastırılmasında, gerekse Batı Cephesine gerekli asker, subay ve askerî malzemenin sağlanmasında, Kastamonu çevresinin pek büyük hizmeti dokunmuştur.

Sevgili okurlar, bu yazımdan da anlayacağınız üzere her ilimizin milli mücadele katkısı olduğu ve kendine has özellikleri bulunduğu gibi Kastamonu ilimizde, bu noktada çok değerli yerlerimizden bir tanesi olma rolünü ön planda tutmaktadır. Bu hafta Kastamonu ilimizi böylelikle noktalamış oluyoruz. Gelecek hafta ki durağımız ise Amasya ilimiz olacaktır. Gelecek hafta Amasya ilimiz ile ilgili yazımda görüşünceye dek esen kalın, hoşça kalın.

<