İLK DURAĞIMIZ; TUR REHBERİMİZ "AYKUT İŞLER" ile MERSİN/TARSUS
Sevgili okurlar, geçen hafta müjdesini verdiğim Güney Doğu Anadolu(GAP) turu projemin ilk yazısı ile bu hafta karşınız da olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bu yolculuk 300-500 KM değil- binlerce KM mesafeyi kapsadığı ve heyecan verici yollardan geçilip, belki her zaman tanıyamayacağım insanlar tanımak, bölgeler görmek adına benim için çok kıymetli ve değerli oldu. Bize Mersin/Tarsus bölgesini gezdiren Tur Rehberimiz Aykut İşler, bize yolculuğa başlamadan önce birçok bilgi aktarımında bulundu. Kendisi yıllardır, rehberlik yaptığı için bölgeyi benim evimin yolunu bildiğim kadar iyi biliyor. Ancak güzel olan şu ki, bir dağın eteğinden geçerken yer yer dağın tarihçesine kadar anlatabiliyor. Bu vesile ile bende cep telefonumun notepad kısmına her duyduğumu olabildiğince yazmaya gayret gösterdim. Bu yazımda da buradan aldığım bilgileri size aktarmaya gayret edeceğim ve tabi ki gördüğüm hissettiğim duyguları ve genel itibari ile gölgeyi anlatmaya çalışacağım.
Mersin ilinin Tarsus ilçesine gittik. Orada Nusret’in Mayın Gemisinin sergilendiği alana gittik. Benim tabi ki hemen aklımdan soru işaretleri yanmaya başladı. Nusret’in Mayın Gemisi ne demek? O esna da rehberimizin devreye girmesi ile biraz aydınlanmış oldum. 3 Eylül 1914 Senesinde, düşman askerleri Çanakkale denizinden bize saldırmak için gelirken bu gemi ismi üzerinde Nusret’in Mayın Gemisi onlar gelmeden önce mayın döşemek amacı ile oraya gelen geminin adıdır. Fakat bir sorun var ki Nusret’in Gemisi maalesef Osmanlı Devletinin mali krizlerinden dolayı neredeyse denize bırakacak mayın bulamaz haldedir. Bunun üzerine bölgede araştırma Yapan Nusret, bu yokluğun içerisinde bir çözüm yolu arar ve Mayınların boğaza dik şekilde değil de kıyıya paralel olarak Erenköy Mevkii'ne dökülmesi fikrini ortaya koyar. Bu fikir Mayın uzmanlarının ince bir çalışmayla ortaya çıkardıkları mükemmel bir fikirdi. Böylelikle ellerinde ki az mayını çok daha verimli kullanmış olacaklardı. Nusret ve arkadaşları bir gece vaktinde, arkadaşları ile beraber km’lerce uzakta gözlemleyen düşman askerlerine rağmen onlara belli etmeden mayınları döşemeyi başarmışlardır. Mayınlar yerleştirildikten 10 gün sonra ise düşman donanması saldırıya geçti. Savaş tam düşman askerlerinin arzu ettiği şekilde kontrollü olarak devam etmekteydi ki, birden müttefik gemilerinden patlamalar görülmeye başlandı. İtilaf Devletlerinin bu olayla üç büyük savaş gemisini (Irrestable, Ocean, Bouvet)yok edildi, üç tanesi de (Inflexible, Golva, Suffen) büyük hasara uğratıldı. Nusret'in yaptığı bu görev tarihi değiştirdi ve ona dünyanın en ünlü mayın gemisi unvanını kazandırdı. Nusret Mayın Gemisi ile kazanılan zafer, bir vatanın selametini sağlamış ve düşman donanmasının Marmara'ya bayraklarını dalgalandırarak girmesine izin vermemişti. İşte hikaye tamamen bu, belki bir çoğunuz bu durumu bilmiyordunuz ama bakın, ülkemizin her bir köşesinde savaş kahramanlıkları, destanları var. Bu ülke kolay kazanılmadı, kolay kaybedilmez. Sonrasında, ne oldu peki bu gemiye? Nusret Mayın Gemisi, 1955 yılında kadar görevde kalmış, 1962 yılında özel sektöre satılmış ve 1990 yılına kadar kuru yük gemisi olarak kullanılmıştır. 1990 yılında ise daha fazla dayanamayarak Mersin Limanı‘nda sulara gömülmüştür. 10 sene boyunca su altında kalan Nusret Mayın Gemisi, Tarsus Belediyesi’nin çalışmaları ile denizden çıkarılmış, yapılan vefasızlıktan kurtarılarak büyük bir titizlikle ayağa kaldırılmış, bakım ve onarımı yapılmıştır. Nusret Mayın Gemisi’nin orijinal halinden yük gemisi yapılması için eklenen parçalar çıkarılmış ve Tarsus’taki, Çanakkale Savaşı Şehitleri anısına yaptırılan parka yerleştirilmiştir. Çanakkale Zaferi Kültür Parkı‘nın tam ortasına yerleştirilen Nusret Mayın Gemisi’nin bir kopyası da Çanakkale Deniz Müzesi‘nde sergilenmektedir. Bir gezgin gazeteci olarak söylüyorum, Avrupa’ya, Amerika’ya gitmeden önce vatan topraklarınızı lütfen, gezin görün ve öğrenin emin olun size çok şey katacaktır. Tarsus sadece milli duygularımız değil, dini ve inanç duygularımızı kabartma bakımından çok değerli bir bölgedir. Nusret’in Mayın Gemisinden sonraki durağımız. Eshab-ı Kehf (Yedi Uyurlar Mağarası) olmuştur. Peki buranın hikayesi nedir? Kuran-ı Kerim'de Kehf Suresinde sözü edilen bu mağara Müslüman ve Hıristiyanlarca kutsal sayılır. Mağaraya 15 - 20 merdivenle inilir. Eshab-ı Kehf Mağarasına ait bir efsane halk arasında anlatılır; "Mitolojik tanrılara inanışın, gücünü kaybettiği dönemlerde, tek Tanrıya inandıkları için eziyet edilmekten kaçan Hıristiyan dinine mensup Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Tebernuş ve Kefeştetayuş adında yedi genç, Putperestliğe dönmeyi kabul etmediklerinden Rum Hükümdar Dakyanus'un huzuruna çıkarılmışlar. Bu hükümdar, Putperestlik dinine bağlı kalmalarını, aksi takdirde kendilerini öldürteceğini söyleyerek birkaç günlük zaman vermiş. Köpekleri Kıtmir ile birlikte bu yedi genç ölümden kurtulmak için verilen süreden faydalanarak kaçmışlar ve bu mağaraya sığınmışlar. Allah tarafından kendilerine 300 yıl süre bir uyku verilmiştir. İlk uyanan, yiyecek almak için kente gider ama, elinde bulunan zamanı geçmiş para yüzünden yakalanır. Yakalayan parayı nerede bulduğunu ve oraya götürülmesini ister. O da yalnız olmadığını yedi arkadaşıyla beraber mağarada kaldığını söyler. Onunla birlikte mağaraya geldiğinde yedi yavru kuşun tünediği bir yuvadan başka bir şey görmemiştir. Bu nedenle burası Yedi Uyurlar Mağarası diye de anılır." Halk arasında ziyaret dağı olarak bilinen dağ, konik biçimi ve topografik görünümü itibariyle doğal bir özellik arz eder. Mağara 300 m2 büyüklüğünde 10 m yüksekliğindedir. Mağaranın içinde 3 tünel mevcuttur. Eshab-ı Kehf Mağarasının yanına Osmanlı Padişahı Abdulaziz tarafından 1873 yılında bir mescit yaptırılmıştır. İşte değerli okurlar, burası sadece bir bölgemizdir. Ben ülkemizin bir çok noktasına gitmiş birisi olarak, Musevilik, Hristiyanlık ve İslam üzerine bir çok olayın ülkemiz topraklarında vuku bulduğunu görüyorum. Çok kültürlü bir devlet içerisinde ikamet ediyoruz aslında. Gelecek hafta Adana ilimizde olacağız, sakın gelecek hafta ki yazımı kaçırmayın. Hafta görüşünceye dek esen kalın.