İLTER AVCI

İLTER AVCI

İLTERİŞ KAĞAN TARİHİ GERÇEKLER -2

Dünya Türklüğüne ‘Türkçülük Günü’ bayramını kazandırmış, belli 1944 Yıl mahkemesinde hiç bir korku olmadan, çekinmeden’… ben Türk Milleti’nin yeryüzünde benzersiz bir yaradılışa sahip olduğuna ve kahramanlıkta bu milletin üstün bir millet olduğuna iman ediyorum.’ diyen Alparslan Türkeş bütün ömrü boyu, Türklere Türk olmanın gururunu aşılamış ve küçümsenen, aşağılanan, geri itilen Türklüğün ilerleyişi, yükselişi, büyüklüğü, azameti, karşısında engeller karşısında yorulmadan mücadele vermiştir. Ulu Atatürk’ün ‘Ne Mutlu Türküm Diyene!’ sözü Alparslan Türkeş’in mübarize devizi olmuş ve her yerde bu gerçekliği gururla haykırmıştır.

Başbuğ kimi şerefli bir ada layık görülen Alparslan Türkeş Türk Milliyetçiliğinin teşkilatçı rehberi, milli hareket lideri, ideoloğu, hocası, vs. olarak daim yaşayacaktır.

Alparslan Türkeş 35 yıldan çok sabırla, azimle, metanetle milli hedefler uğrunda mücadele verdi. Türkiye’nin komünizm esaretine düşerek Moskova’ya yahut Pekin’e oyuncak olunması önünde göğüs gerdi. Kıbrıs’ta, Azerbaycan’da, Doğu Türkistan’da, Orta Asya’da, Sibirya’da ve başka topraklardaki Türklerin azadlığa, bağımsızlığa kavuşacağına kalpten inandı ve devamlı faaliyet gösterdi. Türkiye’de büyük bir milliyetçi kadronun yetişmesinde ve Türk gençliğinin kendi milli kimliğine sahip çıkmasında onun hizmetleri erişilmezdir.

Alparslan Türkeş doğrudan doğruya karizmatik bir liderdir, sesi ile, sözü ile, davranışı ile, insanları özellikle gençleri kendi ışığına toplayabilirdi. Gençler sevdiği ve temenni ettiği komandan obrazını Türkeş bey’de Başbuğ’da bulup O’na itaa ederlerdi.

Yürekten inanırız ki, Alparslan Türkeş’in emelleri, fikirleri, Türk Milliyetçiliği’nin yolunu aydınlatan 9 ışığı… hiçbir zaman unutulmayacak ve 21. Yüzyıl’da yükseleceği şeksiz olan Türklüğün temel kaynaklarından biri daima canlı kalacaktır.

Elçibey Azerbaycan sözleri:

Siz büyük bir milletin evlatlarısınız… Azerbaycan adı bize sonradan verilmiş, hepimiz Türküz ve Türkçülüğümüzle her zaman gurur duymalıyız.

Biz de Azerbaycan devleti olarak Hazar Denizini büyük havzaya çevireceğiz. O zaman Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Rusya, Gürcistan ve Türkiye, Hazar Havzasındaki bu birliğin üyesi olacaklardır. Bu meydana geldiğinde Kafkasya’nın kapısı Karadeniz vasıtasıyla Avrupa’ya açılacak. Yarın öyle bir zaman gelecek ki, Hazar vasıtasıyla bütün Turan’ın kapıları Avrupa’ya açılacak. Türk dünyasını aydınlık yarınlar bekliyor.

Halkımızın unutturulmaya çalışılan âdetlerini, benliğini kendisine tekrar vermek, bizim birinci maksadımızdır.

Milli şuurlanma olmadan Azerbaycan’ın bağımsızlığı, geleceği karanlıktır.

Azerbaycan Türk’ü ilk önce milli varlığını anlamalı, özünü, öz halkını, öz dilini, tarihini, kültürünü, vatanını derinden öğrenip bilmeli, sevmeli, korumalı, yükseltmeli ve onlara sahip çıkmayı becermelidir. Tek sözle, bugün bütün Azerbaycan Türkleri milli mukadderatlarını tayin edebilmek için mecburen milli kimliklerini kavramalı ve bu yolda mücadele vermelidir.

Azerbaycan’ın birliği geleceğimizin başlıca meselesidir.

Karabağ’ın anahtarı Tebriz’dedir.

Azerbaycan halkı, İran’dan ayrılmalı, müstakil devletini kurmalı ve sonra da kuzeydeki devletle görüşmeler yaparak bütün, müstakil 

ve demokratik Azerbaycan devletini kurmalıdır. Azerbaycan halkı, o güne şimdiden hazırlanmalıdır.

Tuttuğumuz yol, büyük önder, Mehmet Emin Resulzade’nin yoludur. Bu yol Setterhan’ın, Hıyabani’nin, Pişeveri’nin yoludur ve ben eminim ki biz, müstakil, bütün ve demokratik Azerbaycan’a götüren bu yolu şeref ve liyakatle devam ettireceğiz.

Bize ilk önce birlik lazım! Yurt uğrunda birlik, Birleşmiş Azerbaycan Yurtları uğrunda birlik.

Turan’ın yolu ”Birleşmiş Azerbaycan”dan geçer. Uğur olsun Turanlı’lara.

Atalarından yadigar kalan vatan aşkını göğsünde gezdiren Azerbaycan Halkı, 

azatlığın ışığına doğru durmadan yürüyecektir. Bu yürüyüşü dünyadaki hiçbir kuvvet durduramayacaktır.

Ebulfez Elçibey özlü sözleri:

Yüz binlerce insan bir ağızdan haykırıyordu : ‘Başbuğ Türkeş!’’, ‘Başbuğ Türkeş!’ Türkeş bey ise Ebulfez beyin elini tutup yukarı kaldırarak var sesiyle haykırdı: ‘Bütün Türk Dünyasının Başbuğu Elçibey’dir. Lütfen ‘Başbuğ Elçibey’ deyin. Ben Türk dünyasını ona, onu da Allah’a emanet ediyorum’’ dedi.

Biz halkı seve seve hakka doğru gidiyoruz.

Benim için en büyük ant, halk karşısında söylediğim sözdür.

Benim fikrim böyledir; eğer bir meseleyi siyasetle halletmek mümkünse, o halde halka eziyet vermek cahilliktir.

Aydın mesele budur ki, bir millete en büyük darbe onun adının değiştirilmesidir. Bundan büyük facia olamaz. Millet öz adını geri almalıdır.

Millet dil uğrunda mücadeleye başlamışsa, demek ki onun son anıdır. Dilini de kaybetse ölüme gider.

Başka dilde milleti terbiye etmek, o milletin evini yıkmaktır.

Türkiye hiçbir zaman Türklüğünden kaçmamalıdır, çünkü Avrupa Avrupa’dır. Türkiye’nin bir eli doğudadır, millet doğuludur, tefeküürü doğuludur, bundan kaçamaz.

Allah’a giden yol halktan geçer, kim Tanrısına yakın olmak istiyorsa halkına yakın olsun.

İran dağılacak. İran dağılacaksa peki biz niye bu harabenin altında kalıp ezilmeliyiz? İran’da demokratik federasyon kurulursa onun ömrü uzun olmayacak. Ya tamamıyla dağılacak 

ya da yeniden diktatörlük kurulacak.

Azat olmuş değil de, azat edilmiş köle ne yapacağını bilemez. Ya önceki köleliğinin hasretini çeker ya da yeni himayeci arar.

Tarih gösteriyor ki, dünyayı yaşatacak 

bir şey var, o da; Hak ve Adalet!

Bana diyorlar ki Elçibey insanları ölüme çağırıyor. Doğru, ölüme çağırıyorum. Vatan uğrunda bayrak uğrunda öleceksin. Bunu yapamıyorsan zaten yaşamaya hakkın yok.

<