İmdada yetişen galibiyet
Ümit hocanın klasiği halini almıştı 5-4- 1 formasyonuyla oynamak geçen sezondan beri.
Büyük maçları hep böyle oynadı Gençlerbirliği. Bu maçlarda yapmak istediği savunup
kontralarla sayı bulmaktı. Ancak düşündüklerini skora yansıtamadı Özat.
Fenerbahçe’de Gulianoyu'da ilk onbire alarak başlayan Aykut Kocaman için stres dolu tüm
öğeleri içine alan bir karşılaşmaydı. Avrupa'ya beklenmedik erken veda, takımın üç merkez
bölgesinin de s.o.s vermesi, Beşiktaş, Galatasaray ve Başakşehir'in maçlarını kazanmasıyla,
Aykut hocanın takımına kazandırmaktan başka çaresi yoktu mücadeleyi.
İlk yarı pek extra işler olmadı Fenerbahçe adına. Keza Gençlerbirliği adına da öyleydi.
Penalt ve kırmızı kart kararları ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemiyorum ama kararların
maçın sonucuna direkt etki yaptığı ortadaydı. Fenerbahçe ikinci yarıya hem iki değişiklikle
başladı hem de kenardan verilen emir hücumdu. Bu hiç Kocaman tarzı ikinci yarıya başlama şekli
değildi. Sanırım bunda daha çok ev sahibinin 10 kişi olmasının etkisi büyüktü.
ISLA ve ATIF’ın SİHİRLİ DOKUNUŞLARI
Isla üzerine kurulmuştu ikinci yarının başlangıcı. Kanattan toplar Isla'yla buluşacak, o da
kale önüne servis edecekti. Özat, Duruer-Manu değişikliğiyle beklenilenin aksine gol atmak
istiyorum mesajını vermek istercesine ve bir futbolcu eksik oynamalarına rağmen forvet-kanat
özellikleri taşıyan Hollanda'lı oyuncuyu aldı oyuna. Ancak Isla ile beraber Gençlerbirliği’nin sol
kanadının aksamasından sonra faturayı sol beki Çiftçi'ye kesen Ümit hoca, korkmadan ve
cesaretle Paraiba'yi oyuna alsa da, istediği sürprizi yapıp çabasını ve aldığı riski tabelaya
yansıtamadı.
Isla ve Chahechouhe’nin ikinci yarıda oynadıkları etkili oyuna rağmen, Guiliano ve
Soldado'lu kadro henüz kompakt bir görüntü veremedi. Üstelik Topal'ın hücumdayken kaptırdığı
top Roman'ın sarı kart almasına sebeb olurken, Skirtel'in hatası da Vedat Muriq'in gollük şut
atmasına fırsat tanıdı. Yine de Kocaman'ın yaptığı erken ve zamanında değişiklikler maçta ibre'yi
Fener'e çevirdi. Futbol mantığı milli ara sonrası Atıf'ı onbire, Dirar'ı da klübeye yazdı sanırım.
Özat'a da tebrikler doğrusu. Korkmadan, yılmadan mücadele ettiler. Son saniyeye kadar
presden vazgeçmediler.
WBA-WEST BROMWHICH ALBION
West Bromwhich şehrinin takımı ola WBA FC şu an İngilter Premier Liginde 7 puanla 5.
durumda. Takımda Jake Livermore-27, Claudio Yacop-30, Gareth Barry-36, James Morrison-31,
Sam Field- 19, yani 3 defansif ve 2 merkez orta saha varken neden De Souza’yı da istiyorlar diye
de düşünmeden edemiyor insan. Hem de 10 milyon Euro ödeyerek.
Daily News’un Gençlerbirliği maçının oynadığı sırada verdiği habere göre WBA sadece
Joseph ile değil ayrıca, Liverpool’un defans oyuncusu Mamadou Sakho,Tottenham’lı Kewin
Wimmer ve Tyrone Mings de manager’ları Tony Pulis’in gözlemi altındaymış. Gazetenin verdiği
bu haberlerin ne derece doğru olduğuna dair kanıtların olup olmadığını bilemiyoruz.
Ancak bu konuda kafa karıştıran esas nokta, Fenerbahçe’nin 11 milyon Euro istenilen
Souza için verdiği hayır cevabı. Oysa elinde Topal-Ozan- Ekici varken De Souza’yı satmamak nasıl
izah edilebilir? “Sen aklını peynir ekmekle mi yedin be adam” diye sormazlar mı yönetime de
hocaya da ?